GÜRCÜ ŞÖVENiZMi ÜZERiNE

 

Halen Gürcistan Devlet Başkanlığına seçilmiş bulunan Zviad Gamsakhurdia ve benzerlerinin başında bulunduğu şöven milliyetçi Gürcü grupları ise, öteden beri bu oluşumu her türlü yöntemi kullanarak önlemeye çalışıyorlar.1

 

Sovyetler Birliği'nde bugün süren ulusal karmaşanın baş kuramcısı ve uygulayıcısı olan Gürcü J.Stalin daha 1923 yılında şöyle demişti: "Gürcistan'ı ele alalım. Bu ülke nüfusunun %30'dan çoğunu Ermeniler, Abhazlar, Acarlar, Osetler, Tatarlar gibi Gürcü olmayan nüfus oluşturur. Gürcü Komünistlerinin bir bölümünde, bu küçük milliyetlerin pek hesaba katılmama düşüncesi doğmuş ve gelişmektedir: Görüyormusunuz, bu milliyetler bize göre daha kültürsüz, daha gelişmemiştirler, bu nedenle de, hesaba katılmayabilirler. Bu, şövenizmin, kararlı ve tehlikeli şövenizmin ta kendisidir. Çünkü Gürcistan Cumhuriyeti'ni bir uyuşmazlık haline getirebilir ve daha şimdiden getirmiştir."2

 

Ancak, 1923 yılında siyasi karşıtı Gürcü liderlerindeki şövenizm hastalığını saptayan Stalin de, SSCB'nde iktidarı ele geçirdiginde, L.Beria ile birlikte, Gürcistan'daki küçük halk gruplarını ve Abhazya ile Güney Osetya yörelerinin ulusal nüfusunu büyük ölçüde yok etmiştir.3 

 

Güney Osetya yöresinin Gürcü'lerle olan zoraki "birliği", XIX.yüzyıl ortalarında, yörenin Çarlık Rusya'sı tarafından istila edilerek köleleştirilmesinden sonra başlamıştır. Kafkas-Rus savaşlarının başında nüfusu 10.000 kişiye zor ulaşan bu yöre, iklim ve coğrafya yapısı nedeniyle yılın dokuz ayını kuzeydeki soydaşlarıyla bağlantısı kesilmiş olarak yaşardı. Bu yöredeki Oset-İron'lar, sayısız dağ boğazlarında yaşadıklarından, yılın birçok ayında kendi aralarında bile baglantıya sahip değillerdi. Buna karşın, Gürcistan'ın 1801 yılında ilhakından sonra Rusya'ya karşı başlayan mücadeleleri küçük aralıklarla elli yıl sürmüş ve ancak 1850'de sona ermiştir. Oset'lerin Urs-Khoh dediği Kazbek Dağı'nın güney eteklerinde yer alan Güney Osetya halkının özgür yaşamı, "uygar" Rus milletinin yaşamakta olduğu "krepostnoy" (kölelik) rejimiyle bağdaşmıyordu. Üstelik Kuzey ve Güney Kafkasya'yı birleştiren en önemli geçitler de bu yöredeydi. Bu yüzden Çarlık Rusyası'nın, yalnız "krepostnoy" rejimine benzer bir düzene sahip olan feodal Gürcistan'da değil, özgür Güney Osetya halkı üzerinde de kölelik rejimini kurması gerekiyordu.

 

Çarlık Rusyası, bu düşüncelerle ve silah zoruyla işgal ettiği Güney Osetya'nın halkını zorla Hristiyanlaştırdı ve birkaç işbirlikçi Gürcü feodalinin köleliğine verdi. Bu halkın ulusal topraklarını da söz konusu Gürcü feodallerinin mülkü olarak ilan etti.4 "Rusların Kafkasya'daki Savaş ve Egemenliğinin Tarihi" adli eserin sahibi Dubrovin bu konuda şunları yazıyor: "Güneydeki Osetler feodallerine karşı nefret duygusu besliyorlardı. Kendilerini Gürcü feodallerinin tutsaklığına verdigi için Rusya'ya karşı savaşıma her zaman hazırdılar."5 Güney Osetya halkının 1917-1921 yıllarında komünizmin kucağına atılmasındaki en önemli etken de herhalde bu gibi hususlardı.

 

1917 Rus Devrimi'nden sonra Gürcistan'da iktidarı elinde bulunduran Menşevik Gürcü yönetimi zamanında da, Güney Osetya tıpkı Abhazya gibi zorla Gürcistan'a ilhak edilmeye çalışıldı ve ağır baskılara ugratıldı. "Neo Ramişvili ve Jordania, Osetya yöresini tamamen yakıp yıktı ve yağmaladı, köy ve kasabaları yerle bir etti."6 Gürcistan'da Menşevik iktidarin yıkılarak Sovyet rejiminin kurulmasından sonra da İriston (Osetya) halkının Çarlar zamanındaki bölünmüşğü sürdürüldü. Güney Osetya 20 Nisan 1922 de "Özerk Yöre" statüsüyle küçük bir idari birim şeklinde Gürcistan SSC'ne bağlandı. Osetya'nın Kuzey bölümünde ise 7 Temmuz 1925 de Rusya Federasyonu'na bağlı bir "Kuzey Osetya Özerk Yöresi" oluşturuldu. Bu yöre 5 Aralık 1936 da "Özerk Cumhuriyet" statüsüne yükseltildi. Halen de süren bu statü sonucu, Kuzey Kafkasya (Çerkes) kültürü içinde bir alt kültür oluşturan ve aynı dili konan Osetlerin ülkesi, Gürcü ve Rus devletleri arasında paylaşılmış oluyordu. Bu yapay bölünmüşlük, Oset halkının yaşam ve kültürünü yıllardır olumsuz yönde etkilemeye devam etti.

 

Glasnost (Açıklık) politikasının SSCB halklarına getirmiş olduğu olanaklardan yararlanan Oset kardeşlerimiz, birkaç yıldır yeniden bütünleşmeye ve kendilerinin İriston dediği Oset ülkesini birleştirmeye çalışıyorlar. En insani ve tarihsel gerçeklere dayanan bu niyetlerini eninde sonunda gerçekleştireceklerine de inanıyoruz. Dileğimiz ise, aynı kaderi ve kültürü paylaşan tüm Kuzey Kafkasya (Çerkes) halklarının onlara daha aktif olarak arka çıkmalarıdır. Bugün bu halkların birbirlerine vereceği her destek, aynı zamanda kendileri içinde bir güç ve ortak Kuzey Kafkasya binasının yapısına konmuş bir tuğla olacaktır. Somut bir gerçek ve gereksinime dayanan Kuzey Kafkasya Birliği'nin yakın bir gelecekte mutlaka gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz.

 

Gurbetteki Kafkasya'nın aydınlarını, daha önceleri olduğu gibi bugün de bu konuda üzerlerine düşen görevi yapmaya çağırıyoruz. Oset'lerin ve tüm Çerkes halklarının ünlü ozanı Kosta Hategkatı da dizeleriyle aramızda savaşmaya devam ediyor:

 

"Gerçeğin ışığına doğru

İlerleyin yılmadan.

Korkaklar ve ahmaklar

Geriye çekilin, işimiz var!.." 

  1. Bizim Yolumuz İç Savaştan Geçer, Laura Starink, Kafkasya Gerçeği, Sayı,3 Samsun 1991

  2. 23 Nisan 1923’de Rus Komünist Partisi XII.Kongresine Sunulan Rapor. J.Stalin: Ulusal Sorun ve Sömürgeler Sorunu.S.103,Ankara 1976

  3. Abhazya’daki Durum İçin Bakınız: Sefer E.Berzeg: Abhazya’da Neler Oluyor.Kafkasya Gerçeği. Sayı: 2. Samsun, Ekim 1990

  4. Aytek Kundukh: Kafkasya Müridizmi (Gazavat Tarihi) S.66-72. Istanbul 1987. Musa Kundukh: General Musa Kundukhov’un Anıları, Çeviren: Murat Yağan. Kafkas Kültür Dernekleri Ortak Yayını. İstanbul 1978.

  5. N.R. Dubrovin: İstoriya Voynı ı Vladiçestva Russkikh na Kavkaze. C.III.1986

  6. Birinci Doğu Halkları Kurultayı (Stenoyla Tutulmuş Tutanak) S.163. İstanbul. Kaynak: Kafkasya Gerçegi, Sayı 3, s.1-2-3, Ocak 1991

Sefer E.BERZEG