Kimlik ve sahiplenme problemi olarak
Abhazya
B. G. Hewitt
Londra Üniversitesi
Haziran 1991
Abhaz ve Kartvellerin etnik
analizi
Tarihe linguistik bir bakış
Abhazya'nın
tarihi yerleşimi
Abhazya'da nüfusla ilgili değişmeler (1897-1970)
Samırzakanlar: Migrelleşen Abhazlar
Kültürel ve linguistik deformasyon
37 bin imzalı
bir mektubun etrafındaki tartışmalar
Tarafların
gelecek beklentileri
Gürcistan'da iktidar kavgası
Abhaz ve Kartvellerin etnik analizi
Mingrelia doğumlu Zviad Gamsakhurdia'nın seçilmiş
ilk Cumhurbaşkanı
oluşunun anonsunu takiben, 9 Nisan 1991'de Gürcistan Cumhuriyeti, SSCB'den bağımsız
olduğunu ilan etti. 25 Ağustos 1990'a kadar Gürcistan'a bağlı
olan Özerk Sovyet Sosyalist Abhaz Cumhuriyeti de, bu tarihten itibaren kendisini
Gürcistan'dan bağımsız
tam bir Sovyet Sosyalist Abhaz Cumhuriyeti olarak deklare etmiştir. Bu
deklarasyonun, Gürcistan'ın
başkenti Tiflis'te bulunan yetkililerce anında
iptal edilmesine rağmen, 4 Aralık
1990'da Vladislav Ardzınba
Abhazya'nın
Cumhurbaşkanlığı'na
atandı.
Bölgesel tartışmaların
içeriğini daha iyi anlayabilmek için, ilgili yerel grupların
ilişkilerini incelemek gerekir. Abhazlar, Kuzey-Batı Kafkasya'nın
eteklerinde Kutukhar geçidi boyunca yaşayan Abazinlerle yakın,
Soçi civarında
Hamish ve Bu (yada Vordon) nehirleri arasında
yaşayan Çerkes ve Ubıhlar
ile uzak ilişkiler içerisinde bulunurlar. (Bell. 840-53-447). Ubıhların
tamamı,
Çerkesler, Abhazlar ve diğer Kuzey Kafkasyalılarla
beraber 1864 yılı
Rusların
Kuzey Kafkasya'yı
istilası esnasında
Osmanlı
İmparatorluğu'na yerleşmiştir. Küçük lisan kavimleri Abhaz, Abazin, Çerkes ve
soyu tükenmiş Ubıhlar
Kuzey Batı
Kafkasyalı
olarak adlandırılırlar.
Öte yandan, Gürcülerin tam olarak tanımlanabilmesinde
bazı problemler
olsa da, Güney Kafkasyalı
sayılırlar.
Güney Kafkasyalı
(yada Kartvel) lisan ailesi Gürcü, Mingrel, Laz ve Svanlardan meydana
gelmektedir. Anavatanı
Lazistan olan ve Türkiye'de yaşayan İmerkhevion Gürcülerden ayrı
olarak, Gürcülerin çoğunluğu, Mingrel ve Svanlar Gürcistan Cumhuriyeti
içerisinde yaşamaktadırlar. Gürcüce bu üçlünün edebi/resmi lisanı
aslında
özel edebiyatı ile 15 yüzyıldır
yazılı
bir lisandır
ve Sovyetler Birliği'nin ulusal öğretiminin kuruluşundan itibaren Svanlara
olduğu kadar, Mingrel ve Gürcülere de gerçek bir lisan olmuştur.
Gürcü lisanı
kendine özgü olarak KART-V-UR-İ diye adlandırılan
bir terime sahiptir ve Kartvelion lisan ailesini ifade eder. KART-V-EL-EL-L ve
böylece KART-V-EL-İ (Gürcü) geniş kapsamlı
olarak bu dört topluluktan herhangi birini ifade eder. 1930'dan 1989 nüfus sayımına
kadar Gürcistan'da yerleşmiş ve birbirlerini Laz, Svan, Mingrel diye ayırmaktan
hoşlanan Mingrel, Svan ve az sayıdaki
Lazların
bu hakları
ellerinden alınmış
olmaktadır.
Kendilerini tamamen "Gürcü" olarak tanımlamaları/kaydettirmeleri
de istenmiştir. Bu insanların
çoğunluğu bugün bu anlaşmadan memnun gözükmektedirler. Bu terminolojik kusuru
ingilizce içine yansıtmaya
gerek yoktur. İngilizce içinde "Kartvelian" umumi bir terim olarak kullanılmaktadır.
Aşağıda
Kartvelian teriminin gerektiği yerlerde 'Gürcü' yazacağım,
benim değerlendirmeme göre bu durum makul olmayan bir durumdur. Şunu belirtmekte
de fayda vardır
ki; tanımlanan
bu kasıtlı
şaşırtmaca
yalnız
yerelliğe ait olmayıp
-gerçek de olabilir- ilave olarak da bu durum, Gürcüleri her türlü olaya,
toprağa gayr-ı resmi sahiplenme, kendine mal etme bakımından
yetkili kılmıştır.
1989 Sovyet nüfus sayımı
Gürcistan ve Abhazya için aşağıdaki
nüfus durumunu göstermektedir. 1979 rakamları ile karşılaştırılmıştır.
(Kaynak: Zarja Vostoka-"Doğunun Doğusu" 23 Mart 1990)
GÜRCÜSTAN'IN NÜFUSU (1979-1989)
|
1979 |
1989 |
1979(%) |
1989(%) |
Toplam Nüfus |
4.993.182 |
5.400.841 |
100 |
100 |
Gürcüler |
3.433.011 |
3.787.393 |
68.8 |
70.1 |
Ermeniler |
448.000 |
437.211 |
9.0 |
8.1 |
Azerbaycanlılar |
255.678 |
307.556 |
5.1 |
5.7 |
Osetler |
160.497 |
164.055 |
3.2 |
3.0 |
Yunanlılar |
95.105 |
100.324 |
1.9 |
1.8 |
Abhazlar |
85.285 |
95.853 |
1.7 |
1.8 |
Ukraynalılar |
45.036 |
52.443 |
0.9 |
1.0 |
Kürtler |
25.688 |
33.331 |
0.5 |
0.6 |
Gürcü Yahudileri |
7.974 |
14.314 |
0.2 |
0.3 |
Yahudiler |
20.107 |
10.312 |
0.4 |
0.2 |
Beyaz Ruslar |
5.702 |
8.595 |
0.1 |
0.2 |
Assirianlar |
5.286 |
6.206 |
0.1 |
0.1 |
Tatarlar |
5.098 |
4.099 |
0.1 |
0.1 |
Diğerleri |
29.116 |
37.977 |
0.6 |
0.7 |
ABHAZYA NÜFUSU (1979-1989)
|
1979 |
1989 |
1979(%) |
1989(%) |
Toplam Nüfus |
486.082 |
525.061 |
100 |
100 |
Abhazlar |
83.097 |
93.267 |
17.1 |
17.8 |
Gürcüler |
213.322 |
239.872 |
43.9 |
45.7 |
Ermeniler |
73.350 |
76.541 |
15.1 |
14.6 |
Ruslar |
79.730 |
74.913 |
16.4 |
14.2 |
Yunanlılar |
13.642 |
14.664 |
2.8 |
2.8 |
Ukraynalılar |
10.257 |
11.655 |
2.1 |
2.2 |
Beyaz Ruslar |
1.311 |
2.084 |
0.3 |
0.4 |
Yahudiler |
1.976 |
1.426 |
0.4 |
0.3 |
Osetler |
952 |
1.165 |
0.2 |
0.2 |
Tatarlar |
1.485 |
1.099 |
0.3 |
0.2 |
Diğerleri |
6.960 |
8.374 |
1.4 |
1.6 |
Şimdi inceleyeceğimiz tarihi gerçekler her iki tarafça da tanınır/kabul edilir, fakat problemler kendilerinin yorum/izah farklılıklarından kaynaklanmaktadır.
Tarihe linguistik bir bakış
Bütün meraklılıklarına rağmen, eski Yunanlılar, seyahatleri sırasında tanıştıkları ve barbar olarak niteledikleri insanların lisan farklılıkları ile pek ilgilenmemişlerdir. Bizlere, Karadeniz'in Doğu kıyısında yerleşmiş olan insanlar ve onların yazarlarının konuştukları lisanlar hakkında hiçbir delil bırakmamışlardır. Eski Yunanlılar bu insanları "COLCHİS" diye adlandırmışlardır. Straboya göre ise (İsa'dan önce 1. yy'da) sınırları Pitsunda'dan (Kuzey Abhazya) Trabzon (Türkiye)'a uzamıştı. Abhazya'nın genel alanı içerisinde, Hekataios (İsa'dan önce 500) Heniokhai'yi "charioteeis" olarak belirtir. Karyanda'da (İsa'dan önce 500) Akliaioi'yi "Achaeans" olarak belirtip, Soçi civarında Melikişvili (1970.400)'de yerleşmiş olduklarını ve onların Kuzey ilersinde Kerketai Circassians/Çerkesler olduğunu şöyler. Kuipers (1960.7) ise bu eski tanımlar arasındaki bağlantıyı sorgulamaktadır.
Strabo Zugoi'yi "Charioteers" ve Achaeons arasında göstermektedir. Bu Circassionlar tarafından da doğrulanmıştır. Apsilion (Gen'i Apsilue) ilk olarak Pliny Secundus tarafından birinci yüzyılda belirtilmiştir. Birinci yüzyıl sonra Arrian Apsilion'un kuzeyinde yerleşik olduklarını şöylediği Abasgai 'Abazgions'ları tanıtmıştır. Arrion, onların kuzeyinde de Sebastopolis'i (1961.43) Abhazya'nın bugünkü başkenti Sohum olarak tanımlamıştır. Böylece Apsilionlar Oçamçira civarında yerleşmiş oluyorlar. (Greet Guenos). 6. yüzyılda ise Agathias Misimianoi'yi tanımlar. Misimianoi'ler Apsilionlılardan Tibelos kalesi ile ayrılır. (Bugünkü T'sebelda-Tzabal).
Arnan'a
göre Apsilionlar ve Abazgionlar Lazdırlar. 6. yüzyılın
başlangıcında, R.Galizdga'daki güney sınırları
ile beraber Apsilio, Abazgia, Misimiani ve Sanapoi güney bölgesi hala Laz Krallığı'na
(Ançabadze 1959 6-7) bağlıydılar.
Buraya Lazika'da deniyordu. Gürcü kaynaklan Lazika'yı Egrisi Krallığı
olarak daha iyi bilirler. Lazika Migrelia'nın eski adıdır
ve bir zamanlar Bizans'ın eski esir bölgesiydi. Hristiyanlık
Justinian tarafından
tanıştırıldı.
(543.6)
Orta çağdaki Gürcü tarihi Abhazların
varlığından
bahsetmektedir. 8. yüzyılda
sonlarında
Bizans'ın gücü zayıflamışken,
Abhaz Kralı 2. Leon bu fırsatı değerlendirerek Abhazya ve Egrisi'yi olduğu kadar
Lıkhnı'yı de zaptederek, Abhazların
Kralı ünvanını
aldı. (Chroniclen
l. sayfa 251- Qaucisvilisin 1955 baskısında)
Abhazya Krallığının
sonucunda sınırları
tüm bugünün Batı
Gürcistan'ı
içine alan bir krallık
oluştu. Bu 200 yıl
boyunca, 3. Bagrat'ın Birleşik Gürcistan Krallığı'na
gelmesine kadar sürmüştü. 780'den 975'e kadar "Abhazia" terimi genel olarak tüm
Batı
Gürcistan'a verilen terimdi. Gürcistan'ın
Birleşik kaldığı
süre zarfında (1245'e kadar) bu terim sa-kart-v-el-a ile aynı
anlama geldi. Sonradan ise zamanla eski halini aldı
ve aynı terime
geri döndü. 13.yüzyılda
Moğolların ortaya çıkması
ile beraber Gürcistan'ın
merkez gücü çöktü. Moğollar ülkenin 2 aynı
parçaya ayrılmasına
sebep oldular. Her iki prensliğin (Gürcistanlı Samtayroebi) özel yasaları ve
küçük parçalara bölünmüş politik üniteleri vardı.
13.yüzyılın
sonunda Gürcistan birbirinden ayrı
iki prensliği temsil etmekteydi/oluşturmaktaydı.
(Ançabadze 1959.234)
14. yüzyılda Migrel Prensi Giorgi Dadiani, Abhaz yönetici/hükümdarı olan Şervaşidzeleri bölgelerinin kuzeyinde sınırlayarak, Abhazya'nın güney yarısını eline geçirdi. Bu zaman dilimi içerisinde nüfusun bir kısmı Kuzey Kafkasya'daki Abhazya'ya gitmek üzere Klukhar Geçidi'nden geçti. (Gürcistan Ansiklopedisi 1- sayfa 11)
Sonunda, Şervaşidzelerin bazı Dadiani emirlerine itaat etmemelerine rağmen Abhazya Sabadiano adı verilen (aslı Migrel) prensliğin kölesi durumuna geldi. l6.yüzyıl başlarından, Osmanlılar Müslümanlığı tanıştırana kadar Abhazya bağımsız bir topluluk olduğunu belirtmeye başladı. 1633'den 1653'e kadar Migrelia'da yaşayan İtalyan misyoneri Lamberti, Migrel-Abhaz sınırını Kodor olarak belirtmektedir. (1938.5)
1860'lı yıllarda Migrellerin zayıflamasından yararlanan Şervaşidzeler güney sınırlarını İngur'a kadar genişlettiler. Aldıkları toprakları da Abhaz nüfusunu artırarak güçlendirdiler. (Ançabadze-1959.297) 1705 yılında Şervaşidzeler topraklarını 3'e böldüler. Bir tanesi kuzeyi (Gagra'dan Kodor'a) ikincisi Merkez Abjua'yı (Kodor'dan Galidzga'ya) -Abjua'nın anlamı "merkezi insanlar"dır- üçüncüsü Muizagon'da güney (Galidzga'dan İngur'a) aldılar. Bu kısım bu günkü Gal bölgesinden biraz daha büyüktü ve sonradan Samırzakan diye bilinen yer haline geldi. (Gürcü Ansiklopedisi 9 sayfa 37)
1810 yılında
Abhazya Rus Çarı'nın koruması
altına
girdi. Doğu Gürcistan 1801'de ilave edilmiş, Migrelia 1803'de onu takip etmis ve
Batı İmereti
Eyaleti'de 1804'de eklenmişti. Abhazya ve Migrelia kendi bölgelerini, 1864'de
savaş sona erene ve Rus lehine sonuçlanıp, Rusların
bölge kontrolünü tamamı
ile ele geçirmesine kadar, yönetmişlerdi. Ruslar Samırzakan'ı da 1845 yılında
kontrolleri altına
almışlardı.
1810 yılından
sonra çeşitli yönetim bölgeleri oluşturulmuş ve bunlar bazı
değişikliklere uğramıştır.
1864-1866 arası
toprak reformuna karşı
yapılan Abhaz ayaklanmasında,
Abhazya Sohum Askeri Departmanı olarak şekillendi. Departman; Bayp, Sohum Abjua,
Tsebelda-Tzabal ve Samırzakan yüksek yönetimden oluşmakta idi. Tamamı
Kutaisi (Gürcistan'ın
batısında
İmereti bölgesinin başkenti) Genel Valisi'nin emri altındaydı.
1866'da bu yüksek yönetim iptal edildi ve Sohum askeri departmanı içerisinde 4
yerli bölüm oluşturuldu. 1868 yılında
bu askeri departman Pitsunda (Gagra'dan Kodor'a) ve Oçamçira (Kodor'dan İngur'a)
olarak ikiye bölündüğünde yeni bir reform ortaya çıkarıldı.
1883 yılında
Askeri departman yeniden düzenlendi ve 1906'ya kadar Kafkaslar'dan sorumlu,
Tiflis'te üslenmiş Rus yetkililerine bağlandı.
Aynı zamanda,
1904 ve 1917 yılları
arasında,
Gagra ve çevresi Karadeniz Soçi bölgesine bağlandı.
19. yüzyılın
ilk 80 yılı
içersinde 120.000 Abhaz, özellikle 1864-1877 Türk-Rus Savaşı
esnasında
Osmanlı
İmparatorluğu'na göç ettirildi/kovuldular. 1918 yılı
içerisinde Abhazya'da bir Sovyet yerel yönetimi kurulmuş, fakat 40 gün
içerisinde Tiflis'te yönetimi ellerine geçiren Menşeviklerin Abhazya'yı
kontrolleri altına
almasıyla sona ermiştir. Sovyet gücü 4 Mart 1921'de yeniden kurulmuş ve Abhaz
Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Gürcistan Devrim Komitesi tarafından
21 Mayıs'ta
tanınmıştır.
16 Aralık'ta
özel bir "İttifak Kontratı" imzalanmış,
13 Aralık
1922'de Abhazya Gürcistan ile beraber, Transkafkasya Federasyonu'na girmiştir.
1931 yılında
Abhazya, kendisini Gürcistan içerisinde kendi özerk cumhuriyeti yapacak (bugünkü
statüsü) olan, anlaşmalı-cumhuriyet statüsünü kaybetmiştir. Abhazların
durumu ise şöyle gelişmiştir;
a) Bin yıl
boyunca Kartveller ile komşu olarak yaşamışlardır.
(Svan ve Migreller ile)
b) Dışarıdan
gelecek bazı
tehlikelere karşı
(Arap, Türk vs) bazı
zamanlarda güçlerini birleştirmişlerdir.
c) Kartveller ile genel Kafkas kültürünü paylaşmışlar,
fakat yine de 1864'e kadar Kuzey Batı
Kafkasya'nın
Anavatanının
güneyinde yerleşmiş Kuzey-Batı
Kafkaslarından farklı
kalmışlardır.
Daha sonra Kartvellerin topraklarına
tecavüz etmeleri ve bununla beraber gelen Gürcistanlılaştırma/Kartvelleştirilme
tutumuna çok içerlemişlerdir. Bugün Abhazların
gördüğü ana tehdit, lisanları
ve kültürlerinin devamlılığı/geçerliliğine
Tiflis'ten gelen tehdittir. Bu durum Abhazların
bölgesel bağımsızlıklarının
ayrı ve tam bir
cumhuriyet şeklinde ya yeni şekillenen SSCB içerisinde ya da kaderlerini diğer
Kuzey Kafkaslar ile paylaşabilecekleri, Dağlık Kafkas Cumhuriyetlerinde
kurmaları zorunluluğu kararını verdirmiştir. Tartışmanın
detayları aşağıda
gözden geçirilmektedir.
Abhazya'nın tarihi yerleşimi
Klasik Abazgionlar geleneksel olarak tanımlamaları Abaza olan ve 14. yüzyıl Kuzeydoğusundaki topraklara göç etmeden önce Abhazya'da bir yerlerde yaşayan Abazgionların atası sayılırlar. Klasik Absilon etnonimini Greco-Roman teşebbüsü olarak ve kendi tanımlamalarını Apsua şeklinde yapabilmek için bir imkan olarak görmüşlerdir. Klasik Sanıgai Abhazca'da asai (çoğul asaikua) diye çağrılan bir kabile olarak tanımlanır. Bir zamanlar Abhaz bölgesinin kuzeyinde yaşamışlardır. Türk gezgini Evliya Çelebi 1640'larda bu bölgeyi ziyaret etmiş ve bize Sadz-Abazalara atfettiği bir lisanın örneklerini sıralamıştır. (Puturidze 1971-107) 1886 sonlarında mevcut nüfusun dökümü şöyleydi;
Abhazlar |
58.%1, |
Migreller |
3.474, |
Gürcüler |
515 |
Ruslar |
972, |
Ermeniler |
1.337, |
Estonyalllar |
637, |
Yunanlılar |
2.056, |
diğerleri |
1.460. |
Sonraları yapılan (1979'dan önce) çeşitli nüfus sayımları en geniş 3 yerel grubu aşağıdaki şekilde belirtmektedir.
Abhazya'da nüfusla ilgili değişmeler (1897-1970)
|
1897 |
1926 |
1939 |
1959 |
1970 |
Abhazlar |
58.697 |
55.918 |
56.147 |
61.197 |
77.276 |
Kartveller |
25.875 |
67.494 |
91.067 |
158.221 |
199.595 |
Ruslar |
5.135 |
20.456 |
60.201 |
86.715 |
92.889 |
Bu toprakların Kartvellere ait olduğu tartışmalarının gelişiminde iki değişik strateji Kartveller tarafından benimsenmiştir. Bunlardan daha az itiraz edilebilir olanı şudur; Abhazların bu topraklarda eski hakları bulunmaktadır. Buna rağmen Kartveller, bu topraklarda ilk olma statülerinin yanında, yukarıda verilen şemada sunulan problemler olmasına rağmen, o bölgede her zaman nüfusun çoğunluğunu oluşturmuşlardır. İtiraz edilen durum ise Abhazların bu bölgede olan varlıklarının sadece 500 yıl öncesine dayandırıldığıdır. Strateji (a) istemeyerekte olsa Abazgions=Abaiplons, Apsilioj=Abhazlar doğrultusuna izin verir. Strateji (b) ise, 1940 yıllarında ortaya çıktı. Strateji (b)yi Paule İngorog'va "Luminary" gazetesinde ortaya çıkarmış ve daha sonrada bu tartışmayı kendisinin anıtsal sayılabilecek "giorgi meraule", gazetesinde, kitabında 4. bölümde tekrar etmiştir (954). Özet olarak, İngorog'un iddia ettiği, konuşulan Abhazlar ortaçağ Gürcü kaynaklarına göre bir Kartvel kavmiydiler.
Kendisinin iddiasına göre bu sonuncu Abhazlar, Kuzey Kafkasya'dan l7.yüzyılda gelerek yerleştiler. Kartvellerin yerleşim yerlerini aldılar ve bunu yerinden çıkarılan nüfusa benimsettiler. İngorog'un bu garip teorisinin bir kısmı da Evliya Çelebi'nin şahitliğinden oluşmuştur.
Evliya Çelebi'ye göre o günün Abhazları (17 yy.) Migrelce konuşmaktaydılar. İngorog'un bu teorisi, lehinde olmak üzere Q'auxcişvili ve fonetikçi Giorge Akhulediana tarafından da basıldı.
İngorog 1933-1953 yılları arasında yürütülen Abhaz karşıtı politikaların geri tepmesi ile itibarını kaybetti. Ayrıca burada tarihteki bir çarpıklığı belli etmekte yarar vardır, çünkü İngorog'un fikirleri bugün bile bazı çevrelerce yeniden yaydırılmaya çalışılmaktadır. 21 Nisan 1989'da Kritik "Rost'om Chxeidze" köşesinde İngorog'a itibarını geri kazandırmak amacı ile çok övgülü bir yazı yazmış ve Batı Gürcistan tarihi ile önemli tarihsel gelişmelerden bahsederek yardım etmeye çalışmıştır. Gene 1989 yılında Gamsakhurdia kendi başına resmi olmayan Letopis 4 (Tarih 4) adlı bir küçük kitapçık yayınlamıştır. Bu kitapta Migrellere, Abhaz karşıtı dalgalanmaların nasıl olacağı anlatılmakta ve Abhaz bölgesinin gerçek sahiplerinin Migreller olduğunun anlaşılması için İngorog'un kitabının okunması gerektiği vurgulanmaktadır. 6 Eylül 1989'da gene bir gazetede (Kartulipilmi-Gürcü filmi) Gamsakhurdia A. Sukhorov'a ait ve Abhazların 2-3 yy önce nasıl Abhazya'ya geldiklerini anlatan bir yazı yazmıştı. 1989-1990 yılbaşısı ardından Sakhalkho Garatleba (Popüler Eğitim) adlı gazetede Svan dili uzmanı Alexsandra Oniani, Abhazların Gürcistan'a geliş tarihlerini 400-500 yıl öncesine dayandırarak İngorog'un hipotezini destekleyici kısa ve iki parça yazı yazmıştır. Tahminen Oniani, Evliya Çelebi kayıtlarının doğru tercümesinin, Abhazların l7.yy'da göç ettiklerine dair iddialarını desteklemeyeceğini bilmişti. Son olarak da Tarih Profesörü Maram Larleipaidze "Literary Georgia" gazetesinde İngorog'u, Abhaz yaratılışı ile ilgili 3 bilimsel teoriden birinin yazarı olarak tanımlayıp onura ediyordu. Panidze, İngorog'un tezini kendi adına onaylamadığını belirtmesine rağmen, hala Gürcü listesinde "değişik bir lisanın (Migrelce) Kodor'da ortaya çıkışı 17. yy rastlamaktadır" şeklinde düşüncelerini ifade etmektedir. Belki de Panidze 1404 yılında Kafkasya'yı boydan boya geçen Johannes de Galonifontius'un seyahat günlüğünün varlığından habersizdir. Johannes de Galonifontius, "Bu Circassionların ötesinde küçük tepecikli bir ülke olan Abhazya vardır ve kendi özel lisanlarını konuşmaktadırlar. Onların Doğusunda Gürcistan yönünde yayılan ülke ise Migrelia'dır. Onlarında kendi özel lisanları mevcuttur. Gürcistan ise bu ülkenin Doğusundadır ve komple bir bütün değildir. Onların da kendilerine ait özel bir lisanları vardır" (Tardy 1978) diye yazmıştır. Buna rağmen belki de, Lortkipanizde, oğluna takma ad olarak Apsar lisanında "aydınlatan/parlaklık" anlamına gelen "Laşa" adını veren büyük Gürcü Kraliçesi Tamar'dan (1148-1213) habersizdir. Abhazca'da parlaklık/aydınlatma kelimesi a-laşa'dır. A-Laşa kesin olarak "Apsar" in tercüme edilmiş Apsua manasında olduğunu göstermektedir.
Samırzakan'lar: Migrelleşen Abhazlar
Abhazya'nın güney sınırının tarihi gelişimi ile
ilgili olarak yukarıda anlatılanlardan sonra, Abhazya'nın güney sınırlarının
Samırzakan malı iken tam bir kesinlik kazanabileceği ortaya çıkmaktadır. Fakat
Abhazya sorun olmamıştır. Bir zamanların problemi; Samırzakanların Abhazya ve
Migrelia'yı ellerinde tutmaları, tarih ve Gürcülük arasındaki problemlere
devamlı bir köprü olmaktadır. 1877'de Gürcistanlı eğitimci ve yazar Lakob
Gogebaşvili'nin seri gazete makaleleri yayınlandı. Makalenin başlığı "Abhazya'ya
kim yerleşmelidir" idi. Türkiye'ye yerleşim için son Abhaz göç dalgası yeni
oluşmuştu ki Gogebaşvili "Abhazya'nın bir daha kendi çocuklarını göremeyeceği"
gerçeği görüşüne yönelmiştir. Abhazların kuraklar dolayısı ile yayılan sıtmaya
yüzyıllar boyunca alışagelmiş olduğunu dikkate alarak Gogebaşvili kimlerin
kolonizer olarak yollanması sorusuna gerçek kolonistlerin Migrellerden oluşması
gerekliliği şeklinde yorum getirmiştir. İlave olarak, Migreller, Kartveller
içerisindeki yeni durumlara en çabuk ve ustaca adapte olanlarıdır. Migreller
Sohum ve Oçamçira'da ticaret kontrolünü ellerine geçirmişler ve Migrelia'da bir
toprak yetmezliğine neden olmuşlardır. Sonuç olarak Abhazya'ya diğer milletlerin
yerleşecegi söz konusu olunca Migreller kendilerini suni denebilecek bir şekilde,
acele ile buralara yerleştirmişlerdir. 1903 yılında Tedo Sakhok'a bu durumu ve
Migrellerin zekasını doğrulayan yazısını yazarken, savaşı takiben Migrellerin
bölgeye akımının yerel ticaret aktivitesini bayağı arttırdığını belirtmiştir.
(1985-401) Buna rağmen görüşleri içerisinde Gogebaşvili, Samırzakan ahalisi için
şu açık yorumu eklemiştir; "Politik bir görüş içersinde Migreller de en az
Muscovitesler kadar Rusdurlar. Bu yönden bakıldığında, etkinliklerini ilişkide
bulundukları diğer kavimler üzerinde kullanabilirler."
Verilen bu gerçeğin göze çarpan ispatı ise; Abhaz ırkının bir kavmi olan
Samırzakanların Migreller ile daimi ilişkileri sonucunda, tamamı ile bir Rus
uyruğu haline gelmeleridir. Gogebaşvili'nin çok iyi tanınan okul kitabı "Bunebis
k'on" (Doğanın kapısı)'de yazdığı "Migreller ve Samırzakanlar aynı insanlardır"
gerçeğinden bakıldığında bu inceleme çok başarılıdır. 1989 yılında
Samırzakanların etnik statüleri üzerine bir tartışma "Çernomorskiy Vestnik"
gazetesinde yer aldı. 8 Mayıs'ta aşağıdaki tartışma metni K.Maçavariani (KM) ve
Samırzakan takma adlı Uru Gua (UG) arasında yer almıştır;
(UG)- Bana niye bu soruları soruyorsun?
(KM)- Bazı insanlar Samırzakanlıların Migrel olduklarını söylüyorlar, onların ayrıca hep Migrelce konuşmuş olduklarını ve konuştuklarını ve tüm Samırzakan'ın Migrel prensliğinin bir parçasından şekillendigini söylüyorlar.
(UG)- Sen ne diyorsun? Sana şunu şöyleyeyim; babamı ve dedemi çok iyi hatırlayabiliyorum. Hiçbir zaman Migrelce konuşmadılar. Herkes Abhaz lisanı ile konuşmuştu. Örnek olarak Bedia, Çkhoitdi, Okumi, Gal, Tsorce halklarını al, her yerde büyükler arasında Abhazca duyarsın. Eğer Saberio, Ot'obiaia, Dikharzurgi'de Abhazlar Migrelce konuşuyorlarsa, bu o köylerde oturan insanlara Migreller ile olan yakın ilişkilerden dolayı teşekkür edilmesini gerektirir. İsimlerimiz, soyadlarımız, adetlerimiz, gelenek ve hatta inançlarımız bizim Migrel olmadığımızı kanıtlamıyor mu? 1850'lerde Samırzakanın hemen hemen hiçbir yerinde Migrelce duyamazdın, ondan sonra da Migrelce bir merak konusuydu. Ayrıca sana kim olduğunu sorabilir miyim?
(KM)- Bir Gürcü.
(UG)- Abhaz ve Migrel lisanını nerede öğrendin?
(KM)- Migrelia'da doğdum fakat Samırzakan ve Abhazya'da büyüdüm. 1913 yılında Maçavariani 33.639 Abhaz'ı Samırzakana yerleştirdi. Bugün Abhazların yaptığı suçlama, Menşevik yetkililerinin 1919'da 30.000 Samırzakanlı Abhazı zorla Gürcü yaptıkları ve bu işlemin 1926 nüfus sayımına kadar devam ettiğidir. Dolayısı ile Abhazlar bu nüfus sayımının her zaman tam bir şüpheye açık olduğunu göstermektedir. Gerçekten de Abhazya'daki Abhaz ve Kartvel nüfusunun 1897-1926 arasındaki hareket/figürlerine bir bakmak dahi ortada bir gariplik olduğunu belli etmektedir. Lezavo (1989.13 FF) bu konu hakkında "Doğal bir benzerlik" şeklinde konuşmaktadır. Doğrusu ne olursa olsun, herkesin hem fikir olduğu şey Gal bölgesinin bugün Migrelleştiğidir. 1990 yılında Rustaveli Topluluğu tarafından yayınlanan -Gürcistan- Bir Küçük İmparatorluk- adlı broşür (A.Sakharow tarafından 1989 yılında Ogenek dergisinde yapılan suçlamaya karşılık) Anteleva sadece Sohum ve İngur arasında oturanların yerelliğini sorgulamıyor, aynı zamanda da Abhaz liderlerin nasıl Sohum'un kendilerinin olduğunu iddia ettiklerini- "Nüfus çoğunluğu hep Gürcüydü ve öyle olacak" -soruyordu. İlave notunda ise 1886'da Abhazların burada sadece 3 hane olarak bulunduklarını belirtiyordu. Bu Gürcülere verilen istatistikleri onların nasıl yanlış kullandıklarının iyi bir örneğidir. Eski yerli Abhazların Sohum civarına (20 km mesafe) yerleşme hakları ellerinden alındı ve yeryüzünde onlar değersiz birer varlık olarak nitelendirildiler. Yukarıdaki bu sözler Sakhokia'nın (1985.381) ifadesidir. Abhazya'da Gürcü lisanı pek seyrek duyulabilir. Abhazlar Rusça ve Abhazca konuşurlar. Bu ikiliye ilave olarak Migrelce de vardır. Abhazya'yı içine alan Gürcistan, Rusça konuşulan dünya ile tüm bağlarını koparsa idi; doğal bir gelişme olarak oradaki azınlık Rusça yerine Gürcüce konuşacaktı. 4 Mart 1921'de Sovyet gücünün kurulması, Abhazlar tarafından Demokratik Gürcü Cumhuriyeti ve baskıcı Menşevik Parti'den kurtuluş olarak algılandı. (Ibid 79). Fakat bu gücün zayıf düşmesi (31 Mart 1921) ile Abhaz Cumhuriyeti önce anlaşmalı-Cumhuriyet durumuna düşüp (16 Aralık 1921) daha sonra 1931 yılında da Gürcistan içerisinde Özerk Cumhuriyet oldu.
Kültürel ve linguistik deformasyon
Migrel Lavrenti Beria 1931'de Gürcü Partisi Başkanlığı'na ve 1932'de Transkafkasya Parti Komitesi Başkanlığı'na atandı. 1923'den 1953'e kadarki zaman diliminde kendisi ve Stalin ölene kadar Abhaz düşmanı bir politika yürüttü. Tüm Sovyet Cumhuriyetlerini etkileyen (1936-1938)-(Gürcü-Kartvel sakinleri de dahil) "terör"den başka olarak, Abhazya, birçok insanın buralara getirilip, sığıntı şeklinde yerleştirilmelerini ve bunun gibi olayları çok fazlaca gördü. Bu olayların sonucunda Abhaz nüfusu yüzde 20'nin altına düştü. 1938 yılında, Cyrillic "Genç Yazılı Diller" (mesela Abhazca) için yazım-sistemi merkezi olarak tanıtıldığında, Abhazca Sovyet bölgesinde olmak üzere cehaletin amacı ile "edebi lisan" statüsünde ödül almıştı bile. Daha sonra Abhazca (Osetçe de dahil) zorla Gürcü el yazısına adapte edildi. (1953'e kadar) 40'lı yılların ortalarından itibaren Gürcü Partisi vekili Kandid Çarkviani ve Sohum'u kontrol eden Akaki Mgelodze liderliğinde Abhazca eğitim iptal edildi ve Abhazca eğitim yapan okullar Gürcü lisanı ile eğitim yapan okullara çevrildi. Aynı zamanda Abhazca yayınların yapılması da durduruldu. Abhazların tamamının Orta Asya'ya transfer edileceğine dair bir plan olduğu inancı çok geniş bir şekilde yayıldı. Daha önce bahsettiğim İngorog teorisi; bir çeşit "bilimsel haklı çıkarma" esasına göre Abhazların bölgeden yollanmaları sağlanacak ve bu şekilde Abhazların bölgede hiç bir hakları olmadığı söylenebilecektir (Şu anda bile belirli çevrelerce söylenmektedir). 40 yaşlarında meşhur bir Abhazın ölümünden önce şu açıklamayı yaptığı belirtildi; Yetkililer savaş yıllarında insanların Doğu topraklarına nakil olmaları ile beraber çıkabilecek bir ayaklanmayı uzak tutmak/etkisiz hale getirmek istemişlerdi. Beria'nın Kartvelleri yapay olarak diğer insanlar ile karıştırması -ki bu insanlar kendi topraklarında müşkül duruma düşmüşlerdi- ve bunun yanında da Çarkviani-Mgelodze'nin okulları kapatması, yerel yayınların yapılmasını durdurması eylemleri ile yaklaşık iki içerisinde Abhazların Gürcüleştirme (Migrelleştirilme) işini halledeceklerine de inanmışlardı. 1953 ile 1979 yılı arasındaki bilgilerin birçoğu, Amerikalı "Sovyetçi" Darrel Slider'in (1985) yaptığı çalışmaların içerisinde bulunabilir. Darrel yaptığı incelemede; "Abhazlara karşı uygulanan zarar verici politikalar üzerine Abhaz kültürü ve lisanı duruşa geçti. Fakat Abhazların yeniden yerel politikaya atılmaları, okulların yeniden açılması, Radyo yayıncılığına önem verilmesi ve yayıncılık işlerinin başlaması ile yeniden bir seviyeye döndü. Bu seviye Sovyet Gürcistan'ın diğer bölgeleri ile karşılaştırıldığında iyi bir görüntü vermiyordu. Yüksek eğitime geçiş alanlarında, sanayileşmede geri kalmışlık vardı ve bu açıklık Tiflis yetkililerince her bir sermaye oranına göre yapılan bütçede % 40 dolayında belirtiliyordu" demiştir. 1977-78 yıllarında yeni Brejnev anayasasının şekillenmesi üzerine tüm birlik kapsamında düşünülürken sorunlar ortaya çıktı. Kartveller bu durumu kullanarak Tiflis'te Gürcü lisanının Cumhuriyet Anayasası içerisinde korunması haklarıyla ilgili gösteriler yaptılar. Daha sonra 130 kadar meşhur/tanınmış Abhaz Kremlin'e ülkelerinde gördükleri "Gürcüleştirilme" hareketlerine karşı şikayetlerini listeledikleri bir mektup yollamışlardı. Abhazlar Gürcistan'dan uzaklaşmayı ve Rus Federasyonu ile birleşmeyi amaçlamışlardı. O zamanlar bu oldukça cesur bir adımdı. 1978 yılında halkı rahatsız edici olaylar çıkmaya başladı. Bölgeye asker yollanması zorunluluğu ortaya çıktı ve bu batılı basında yer aldı. Karşılık olarak Moskova'dan bir heyet buraya geldi ve bölgedeki durumun düzelebilmesi için bir takım önerilerde bulundular. Slider'in kelimeleri ile; "Esasında, Gürcü bir lider Abhazlar tarafından yapılan şikayetlerin kanuni/doğru olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı."
Genel bütçenin arttırılması, Sohum Pedogoloji Enstitüsü'nün üniversite ayarına çıkarılması (Gürcistan'daki ikinci üniversite), Tiflis Üniversitesi'nde Abhaz öğrencilere kontenjan verilmesi, Abhaz TV yayınlarının tanıtılması, basılı yayıncılığın artması ve yerel teşebbüslerin gelişmesi gibi değişiklikler yapıldı. Ama sonuçta Moskova, Abhazya'nın Gürcistan'dan uzaklaşması ya da Gürcü lisanının Anayasal tanırlılığının Abhazya'dan kaldırılması gibi istekleri reddetti. 1978 ve 79 yılında yapılan değişiklikler henüz uzun süreli esas bir değişim getirmemiştir.
37 bin imzalı bir mektubun etrafındaki tartışmalar
"Abkhazian
Letter"in son 8 sayfası bugünün problemlerini anlatmaktadır (1988). Özde, esas
itham Abhaz özerkliğinin hikaye olarak nitelendirilmesidir. Abhazlar hükümette
sözde bazı yerleri ellerinde tutmakta buna karşılık tüm can alıcı ve önemli
kararlar Tiflis'te alınmakta ve Kartvellerin lehine olmaktadır. Kartvellerin
kuvveti eskisinden daha gizli ve kurnaz bir durumdadır. Fakat 1988'deki kritik
soru olan toprak devamlılığı ile ilgili politika Menşeviklerin başlamış olduğu
ve Beria ve arkadaslarının yeniden aktif hale getirdiği politikasının devamıdır.
Önerilmiş olan çözüm ise statülerin köklü şekilde değiştirilmesi ve orijinal
Abhaz Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin yeniden oluşturulması idi. Bu şekilde de,
Abhazlar bundan böyle kendi kaderlerini kendileri kontrol edebilirlerdi.
Abhaz mektubunun varlığının Gürcistan merkezindeki genel halka nasıl gittiği pek
bilinmemektedir. Mektuptaki istek/talepler 18 Mart 1989'da Lıhnı'da yapılan ve
Lıhnı Deklarasyonu olarak bilinen bir mitingde 37.000 kişi tarafından
imzalanarak etkili bir onay almıştır. (Kartvellerden olduğu kadar onların
arasında bulunan Abhaz olmayanlardan da). Bu olay çok acele bir şekilde
Tiflis'te ana haber haline geldi. Sonuçları ise korkunçtu.
Abhaz karşıtı bir kampanya resmi olmayan çeşitli parti liderleri tarafından başlatıldı. Kampanya, Abhazlara "Apsuas" diyen bu münasebetle "gerçek Abhazlar aslında başka insanlardır" yorumunu yapanlar arasında başlatılmıştı. Bundan sonra Rustaveli Topluluğu Başkanı Akaki Bakradze'nin bir toplantıda "Sohum'daki Migreller, Karadeniz kıyılarında yerleşmiş olan Abhazların soyundan gelmektedir/torunlarıdır" dediği bildirildi. Başlatılmış kampanyanın Cumhuriyet yetkililerince de onaylanması gerektiğini savunan ve Abhaz şahsiyetlerine olduğu kadar Abhaz tarihine de saldıran/iftira eden büyük bir yazı serisi Gürcü gazeteleri ve yayın organlarında başlatılmış ve yürütülmüştü. Abhaz Bölge Üniversitesinin Gürcü Bölümündeki öğrenci ve personel Rusların üniversite işlerine karışmalarına karşı kışkırtıldılar (Abhazlar bunun tamamen düzmece olduğunu söylüyorlar).
Bu durum üzerine Gürcü Yüksek Eğitim Bölümü Başkanı Tiflis Üniversitesi'nin Sohum'da mevcut bulunan üniversitesinin Gürcü kısmında bir şubenin açılacağı anonsunu yaptı. Kendi yüksek eğitim sistemleri için bu işin bir tehdit oluşturduğunu anlayan Abhazlar bu duruma karşı kuvvetli fakat kanuni bir kampanya ile karşı çıktılar. Moskova'dan resmi bir komisyonun atanması, durumu kınayıp durdurması ile de başarılı oldular.
Buna rağmen sınavlara girişlerin durdurulması için yapılan planlar ileriye gitti ve 15 Temmuz'da Sohum'da 16 Temmuz'da Oçamçira'da bu işin sonucu olarak ciddi uyuşmazlıklar ortaya çıktı. Rus gazetecisi Victor Popkov bu konu ile ilgili şahsi araştırmaları içerisinde, bu uyuşmazlıkların ardında Kartvellerin olduğunu açıkça ifade etmektedir. Şu anda durumda normal olarak gergin vaziyettedir. Ardzınba ve Aydgılara Birliği önderliğinde Ulusal Abhaz Formu (İlk Başkanı Aleksi Gogua, şimdiki Başkanı Arkeolog Sergey Şamba'dır) kendi davalarını bir modernizasyon ve gurur çerçevesi içerisinde yürütmektedirler. 21 Haziran 1991 yılında "Gürcü Edebiyatı" adlı gazetede iki Kartvel ile röportaj yapan Şamda şunu yazmıştır: "Bu sene içerisinde Tiflis hükümetinin bize yüksek rütbeli/konumlu insanlar yollayacağı büyük bir ihtimal dahilindedir. Bu yetkililer yine anayasamıza karşı çıkacaklardır."
Fakat sonradan yeni Birliğin anlaşma konusu ortaya
çıkınca Abhazya'nın Gürcistan'dan atılması tehlikesi ortaya çıkıyordu. Bize
gelen dilekler bu anlaşmayı imzalamayarak, farklı tutumumuzun ortaya konulması
yolundaydı. Bakın şimdi bize gelen bir deklarasyon hiçbir korkumuz olmamasını ve
gerçek özerkliğimizi alacağımızı söylüyor. Bu eski bir tartışma/diyaloğun
uzantısıdır. "Özerklik" dedikleri şey nedir? Özerklik hakkı halihazırda Abhaz ve
Gürcü anayasaları da vardır. Bu durumdan artık hiç memnun değiliz. Abhazya'da
yaşayan her Abhaz bu durumun tek kelimesine bile itiraz edecektir. 1989
uyuşmazlığında, o devrede, devamında olan olaylar Abhaz milleti içerisinde en
basitinden en seçkinine kadar müthiş bir dayanışma yaratmıştır. Sadece Tiflis'te
yaşayan ve burada kariyer yapmış bazı Abhazlar teessüf edilecek şekilde bu
durumun dışındadırlar. "Abhaz Letter"i çürütmek amacı ile bir grup akademili
tarafından yazılmış "Doğunun Doğusu" adlı eser (28-29-30 Temmuz 1989) ne yazık
ki bu yazıyı "hazırladığım sıralarda elimde yoktu. (Temmuz 1991) Fakat "Letter"a
cevap olarak Edebiyatçı Roman Miminoşvili ve Yazar Guram Pancik tarafından 1990
yılında yayınlanmış 119 sayfa olan "Simarthe Apkhazetze" (Abhazya hakkındaki
gerçek) adlı kitap elimdeydi. Yazım stili ve içeriği bakımından tipik bir
Kartvel üslubu taşıyan kitap, kibirli, karşısındaki ile alay eden, ön yargılı,
değerleri hiçe sayan ve zarar vermekten kaçınmayan bir üslup içerisinde
yazılmıştır. Birçok Kartvelin daha önceden yapmış oldukları saldırı ve
savunmaları da (yazım yolu ile) bu kitapta tekrar edilmiştir. Diğer bir kısmı
ise aşağıda size sunulmaktadır:
"Abhazya Gürcistan'ın bir parçası olduğundan beri Abhazları "Gürcüleştirme"
şikayetleri yalandır. Bu tür konuşmalar yalan ve ayrılıkçıdır. Menşevik
zamanındaki güç kullanımı Gürcülere karşı bir suçlama olarak kullanılamaz, çünkü
onlar Bolşevik ve Denikin komutası altındaki Beyaz Ruslardan topraklarını
korumaya çalışıyorlardı. 1918 baharındaki Bolşevik ayaklanması, Menşevik
Gürcüleri tarafından değil, Transkafkasya Parlamentosu tarafından bastırılmıştır.
Bu gerçek iyi bilinmelidir."
Fakat daha
sonra yazdıkları ve esefle karşılanması gereken 6 sayfada şu gerçeği
gözden kaçırdılar; Gürcü Demokratik Cumhuriyeti'nin Menşevik Hükümeti, Bolşevik
gösterilerini bastırıyordu. Bunun ispatı ise; eski Kartvel fikirleri Abhazlara
yabancı değildir. Etkilenmiş bir Abhaz Komitesi 1916 yılında Tiflis'te Tsarit
Genel Valisi'ni ziyaret etmiş ve Abhazya'nın bölgeden ayrılamayacağını fakat
kendi bölgelerini kendileri yönetemeyecekler ise Abhazya'nın Kutaisi (Batı
Gürcistan) bölgesinin parçası olması gerektiğini şöylemiştir. Abhazlar bugün
minnettar olmayı bilmeyen ve büyük imtiyazlı bir azınlık olarak suçlanmaktadır.
Sayısı 100.000'den az olan hangi milletin a) Kendi üniversitesi, b)TV kanalı, c)
Toplam nüfusunun %18'i kendi bölgelerinde önemli pozisyonlarda bulunmakta
özelliğinin nasıl olduğu sorgulanmaktadır. Kartveller bu sorunlu noktaları
belirtirken, Abhaz Üniversitesi'nin bu üçlü (Abhaz-Gürcü-Rus) içerisindeki en
küçük olduğunu ve ismine rağmen her zaman Batı Gürcistan isteklerine hizmet
vermek amacı ile çalıştırıldığını, kendi halklarına hiçbir zaman söylemezler.
Abhazya'da TV yayıncılığı başladığında, haftada sadece 2,5 saat yayın
yapılıyordu. 1989'da bu yayınlar 3 saate çıkarılmıştı. Programlar ise Tiflis'ten
kaynaklanan Gürcü maskesi taşımaktaydı. İlginç olan şey John Russel'in şu
karşılaştırmayı yapmasıdır:
"Kartveller Sovyet nüfusunun % 1.4'ünü teşkil etmekte; buna karşılık Kongre
milletvekillerinin yüzde 3.2'sini ve Yüksek Sovyet'in % 3.7'sini teşkil
etmekteydiler. Daha sonra 2 kişi şahsi huy/sebeplerinden dolayı görevlerinden
alındılar. Ardzınba aşırıya kaçmaktan ve etnograf Şalva İnal-ipa'da kendini
akademili olarak maskeleyen bir şarlatan olmaktan, ki ona yapılan bu suçlama
Abhaz bilim adamlarını küçük düşürmek idi. İnal-ipa'nın 1986 kitabında bir pasaj
şöyledir:
"1952 yılında Esva'nın bir köyünde 70 yaşında birine ait olan bu sözleri
kaydettim. Karadeniz'in tüm Kafkas kıyısı bir zamanlar Kalkha diye
adlandırılırdı. Kalkha nüfusu Abhazca konuşurdu. Sınırları güneyden kuzeye
yayılmış ve Abhaz Krallığı tarafından yönetiliyordu. Kralların güçlü orduları ve
350'ye yakın kaleleri vardı."
Bu durum Abhazların bu topraklar üzerinde "hakları olduğu" iddialarini ispat
etmektedir. Ne yazıktır ki yazarların gözleri bir sonraki satırdakileri görmeden
geçmiştir.
"Bir kelime ile eski yada yeni ifadeler içerisinde,
Abhazların varlığının abartılmış olduğu şeklinde yorumlar bulunur ise; bu tamamı
ile bir yanlıştır."
Sayfa 108'de Miminoşvili ve Pancik şöyle yazıyor: "Ne yazık ki bu kanıya ulaşmak
için "onlar" bizim yukarıdakilere ikna olduğumuz gibi bilim adamları, aydınlar
sınıfı üyeleri veyahut normal sınıftan insanlara bile iftira atmak, rüşvet,
yalanlar, demagoji, politik utanmazlıklar ve kim bilir daha nelere başvurdular.
Sanırım ki okuyucular "Onlar"ın kim olduklarını anlayabilirler. Belki de
okuyucular Kartvellerin kendilerini savunmak için neden ilk etapta böyle
üçkağatlara başvurduklarını düşünmek isteyebilirler.
Tarafların gelecek beklentileri
Abhazlar bu mücadeleyi temel olarak lisan ve
kültürlerinin korunması ya da bir cümle ile kendilerinin ayrı kimliklerini
koruma olarak görmektedirler. Kartveller ise kesinlikle bir parça bile toprak
kaybını istememektedirler. Çünkü bu özgür Gürcistan'ı ve beraberinde ihtiyaç
duyulan dövizi Sohum, Pitsunda, Gagra gibi şehirlerin turizm potansiyeli
sayesinde kazandıracak bir mücadeledir. Kartvellerin özgür bir Gürcistan
istekleri doğrultusunda Abhazların yerlerinden edilmeleri gibi bir şans varmıdır?
Yukarıda verilen tüm genel bilgilerden gayet iyi anlaşılabileceği gibi bu
kesinlikle düşünülmeyecek bir şanstır/ihtimaldir. Yukarıda tüm söylenenlere
rağmen her kim ki Abhaz liderliğine doğru yol alır, Gürcistan'ın başındaki
Gamsakhurdia gerçeğini göz önüne almalıdır. The Times'den Anatol Liwen ile
yaptığı röportajda kendisine Abhazya ile ilgili tutumu soruldugunda şöyle
cevaplamıştır: "Abhaz halkı aslında özerkliği hak etmiştir, fakat bu şekilde
değil."
Abhazlar çok iyi bilirler ki 1990 Aralık ayında Güney Osetleri "özerkliğiniz
benim etlerimde garanti altında" diye temin ederken, 1 haftadan kısa bir süre
içerisinde Güney Osetya Özerk bölgesini iptal etmiştir. 1989 yılı başlarında
yazılan "Chronicle 4" deki bu diğerleri ve Gamsakhurdia'nın Gürcü Helsinki Grubu
tarafından da desteklenmişti. Abhazya'da bulunan bölgeleri hangilerinde
Kartveller fazla ise (Gal, Gulripş, Gagra Sohum ve Oçamçira'nın bir kısmı)
oraların direk olarak Tiflis kontrolü altına girmesi gerektiğini belirtmiştir (rusça
Okrug). Aynı öneri Anteleva tarafından da yapılmıştır. (1980 sayfa 27) Bu durum
ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Yukarıdakilere ilave olarak, alternatif
parlamento üyesi (Ulusal Kongre) karşıt partiler, örnek olarak Gia Çanturia'nın
Ulusal Demokrat Partisi, Batı Gürcistan içerisinde Gamsakhurdia'nın yeni
başlayan diktatörlüğü, rakiplerini hapsettirmesi, kendisini desteklemeyen
gazeteleri kapatması vs gibi eylemlerini şikayet eden dokümanlar dolaştırmaya
başladılar. Çanturia'nın karısı Mayıs 1991 yılında Gürcistan hakkında BBC'ye
konuşurken bu durumu kısa ve öz olarak tanımlamıştır: "Neo-Bolşevizm".
Eğer böyle bir şahıs ile bu tür baskılı bir ortamda uyuşmak mümkün olmuyor ise, yeni bir rejim altında Gürcistan ile bir beraberlik daha makul olmaz mı? Kartvel politikasındaki politikacılardan ulusal kongreye seçilen biri çıkıp da, Azınlıklara karşı daha olumlu bir tutumu üstü kapalıda olsa ortaya çıkaramaz mı? Sorişvili bir röportajda Gamsakhurdia'yı Güney Osetlerin içindeki korkuyu artırmak ile suçlamıştır.
Eğer, geriye, 1989'a bakılırsa, resmi olmayan
partilerin hepsi yayın organlarını eşit şekilde kullanmaya başlayıp da kıymetli
olmayan fikirlerinin özgürce sirkülasyonunu yaptıklarında, ifade ettikleri
içerisinde Abhazya ile ilgili hiçbir şey yoktu. Tamamen yerel rahatsızlıkların
Kremlin tarafından kışkırtıldığı fikrinde birleşiyorlardı. Aslında bu durum
Kartveller arasında hala fikir birliği içinde yapılan bir suçlamadır. Budem
Lecit Bolezni yazdığı makalede "Kendi hastalıklarımızı tedavi ediyor olacağız"
demiştir. Çanturia'da şöyle yazmıştır:
"Bugünkü Abhazların ataları olan Adige (Çerkes) kavminin Abhazya bölgesi içine
gelmeleri 18. yüzyıl içerisinde idi." (Sayfa 56)
"Apsua'lar Adige kökenli bir lisan konuşurdu. Bu durum, bu insanların Karadeniz
kıyılarındaki yerli insanlardan olmadıklarına dair ilave bir kanıttır." (Sayfa
57)
Benzer şekildeki ifadeler karşıt liderlerce kolayca üretilebilirdi. Batıda
bazıları Gürcistan içersinde demokratik bir gelecek görebilir yada Ulusal
Kongre'nin bazı fertleri bunu görüyor olabilirler, fakat Abhazlar bu partilerin
içerisinde anlamlı/manalı bir değişiklik göremezler, özellikle de bu partilerden
kendi sorunları söz konusu olduğunda!
Bu sorunlar son birkaç yıl içersinde Tiflis tarafından çıkarılan kin, nefret,
süphe gibi sorunlardır. Gürcistan dışında Abhazya için nasıl bir gelecek söz
konusu olabilecektir? 1989 Ağustos ayındaki ilk toplantısından itibaren Abhazlar,
Kafkas Dağ Halkları Asamblesi'nde aktif bir rol almaktadırlar; Adı Kavkaz olan
gazetelerinin ilk sayısı 1 Ekim 1990'da çıkmıştır. Şunu söylemek doğru olabilir;
Kuzey Kafkasların çok sayıdaki nüfusu, kendilerine güvenli bir gelecek yaratma
çabasındaki Abhazların yanında olur ise; şu unutulmamalıdır; bu insanlar
Yeltsin'in Rus Federasyonu içerisindeki çok etkili bir grup olabilirler.
Abhazlar kendi başlarına özerk yada Dağlık Cumhuriyetlerin bir parçası da
olsalar yeni SSCB'ye girmeyi düşünüyorlar. Bu yolla karşılarında bir engel yada
diken olacağı muhakkaktır; Kartvellerin (aslı Migrel) nüfusa % 45.7 oranı gibi!
17 Mart 1991'de tüm birlik içinde yapılan referandum da Abhaz seçmenlerin %
52.3'ü oy kullandı. Bu durumun Kartveller tarafından genelde Gürcistan
içerisinde boykot edildiği doğrudur. Oy kullanan Abhaz seçmenlerden % 98,6'sı
birlik içindeki bağımsız cumhuriyetler içinde kalınmasına "Evet" oyu kullandı.
Kartvellerin varlığı Abhazya'da nasıl başarılı olmuşsa olsun, eğer yaklaşık
nüfusun yarısı Tiflis'ten yönetilen Kartvellere bağlanır ise, bu kadar derin
bölünmüş bir cumhuriyet için bir gelecek şansı olabilir mi?
Özellikle de aşağıdan demokrasi içerisinde
seçilmiş temsilciler son 20-30 yılda yapıldığı gibi yukarıdan keyfice atanır ise.
Kartvel milliyetçilerinin iddialarının
aksine, Abhazlar arasında Kartvellerin Abhazya'dan kovulması için hiç bir çağrı
olmamıştır. Buna rağmen, eğer Gal bölgesinin sarılması şartı ile Abhazların
kendi yollarına gitmelerine izin verilmesi gibi bir teklif gelir ise, bu teklif
Samırzakan için yapılan savaş hali hazırda kaybedilmiş sayılması şartı ile Abhaz
liderler tarafından kabul edilebilir. Bu anlaşmayı da daha sonra Migrellerin
Galidzga'nın kuzeyinde yeniden Gürcistan bölgesine yerleşmesi için gerekli
yardım hazırlıkları aşaması takip edebilir. Bu durum l9. yüzyılda sürgün edilmiş
birçok Abhazın torunlarına Ata bölgelerine dönmeleri için daha çok alan
kazandıracaktır. Fakat yukarılarda belirtildiği gibi böyle bir teklif konunun ya
hep ya hiç olduğu bir durumda gerçekleşmesi pek kolay olmayan bir tekliftir.
Acaba Abhazya'daki Kartvelleri, Abhazya Cumhuriyeti içerisinde, kişisel
rekabetin, mahvedici uyuşmazlıkların olduğu ve bunların kesinlikle arttığı
bağımsız Gürcistan'dan daha rahat imkanlara kavuşabileceklerine ikna etmenin bir
yolu yok mudur? 1989 olayları içerisinde, Abhazya içindeki Kartvellerin
Gürcistan'daki kardeşlerinin yaptığı gibi kendilerini silahlandırmamaları
inanılmaz bir rahatlamaydı. Ve kendilerinin kimliklerinin Gürcü olmadığının
tanınması yolundaki sesler de Abhazya'da yaşayan Kartvellerden gelmekteydi.
Gürcüler ve yol gösteren Migreller, örneğin Gamsakhurdia'nın kendisi gibi her
zaman şiddetle bu lisanın korunmasını sağlamak için özel bir hazırlığın
yapılması ihtiyacını reddetmiş/inkar etmişlerdir. Abhazya'daki Migreller eğer
eğitim sisteminin Gürcü lisanı ile yapılacağı, onlar için ebedi bir lisan
yaratıldığı şeklinde bir teklifle karşılaşsalar bile, acaba buna karşı
reaksiyonları ne olurdu? (Hem de bu değişiklik eğitimin bazı seviyelerinin,
yayıncılığı, radyo ve TV yayıncılığın değişmesini icap ettirseydi.)
Abhazlar Migrelleri hiçbir zaman Gürcü olarak görmemişlerdir. Neden Migreller onların inanışlarına kıymet vermesinler? Birbirleri ile problemsiz yaşayan insanların suni olarak bölünmesini kimse düşünemez. Fakat Abhazların açıkça Gürcüler ile yaşama konusunda problemleri vardır. Donald Rayneld'in sözleri ile Pan-Gürcülüğün 1930'dan beri olan bir sonucu da Abhaz Migrel yerleşiminde birçok Migrel'in kendilerinin ne olduğunun değişmesi ve Migrellerin üzerine Gürcü-Abhaz ayrılığının yüklenmesidir. Eğer Abhazların kazanılmış hakları kişisel çıkarlar için kullanılacaksa, buna erişmenin bir yolu da Migrelleri Kartvel çoğunluktan ayırmaktır. İngur boyunca Abhaz Migrelleri kendilerini "Gürcü" olarak gördükçe, Gürcistan'ı hiç bir zaman Rus Federasyonu ya da Slav hükmü altındaki SSCB (şimdiki BDT)'a katılmak için mümkün şekilde terk edemeyeceklerdir. Migrellerin resmi kimliklerinin tanınması uzun vadede en çok kendileri için faydalı olacaktır. Tiflis hükümeti hiçbir zaman Migrellerin (yada Svanların) lisanlarını kazanmaları için bir çaba göstermemiştir. Abhazya'daki Migrellerin yaşamlarını kurtarma yolunda savaş veren Abhazlara muhalefet etmek yerine, Abhazlarla işbirliği yapacaklarını varsaymak açık bir saflıktır. Aslında böyle bir işbirliği son zamanlarda her tarafında sorunlar olan Kafkasya'nın bir köşesinde barış kurulmasını sağlayabilir.
DIPNOT:
Gürcistan'da iktidar kavgası
Yukarıdaki yazı (bazı küçük bölümler hariç) 1991
Haziran ayında tamamlanmıştır. Bu not 1992 Mayıs ayında ilave edilmiştir. Araya
giren aylar boyunca konu ile ilgili çok fazla olaylar olmuştur. Bu yazıyı son
duruma getirmek benim vazifemdir. Ağustos 1991 ortalarında Gorbaçov'un yeni
Birlik Anlaşmasının imzalanması olayı vardı. Bu imzalama eski SSCB'yi oluşturan
insanların yeni bir birlik için onay vermeleriydi. Gamsakhurdia görüşmeler
boyunca Gürcistan'ın boyun eğeceği yolunda hiç bir dökümanı imzalamayacağını
söyledi. Beklenti, Cumhuriyet yetkililerinin anlaşmayı ilk etapta imzalamaları,
böylece birkaç hafta sonra diğer değişik özellikler, imzalanan eklerle ve eski
cumhuriyetlerin eşit statüleri kazanılmış olurdu; Ardzınba anlaşmayı Eylül ayı
içinde imzalamayı ve böylece Gürcistan dışında yukarıda önemi açıklanan komple
cumhuriyet statüsünü yakalama başarısını sağlamayı bekliyordu. Gamsakhurdia
hükümeti "Abhaz ayrılımına" karşı tutumlarını şüphesiz ki devam ettirdiler.
Ağustos başlarında Gürcistan Eğitim Bakanı Temur Koridze, İçişleri Bakanı ve
eski Judo şampiyonu "kaba" Svan Dilar Khabuliani'nin nutuk çektiği Sohum'da bir
Kartvel genel halk mitingi yapıldı. Koridze mitingde şunları söyleyerek yeminini
gösterdi; "Eğer Abhazya anlaşmayı imzalarsa nehirler doluşu kan akacaktır."
Khabuliani'nin yardımı ise hükümetinin tarafsız kanun uygulamasını açıklamasaydı.
Arkadaşları Kartvellere herhangi bir yerel savaşta, yerel polis gücünün
Kartveller yanında olacağına söz verdi. Bu miting gizlilik ile filme alınıp
Abhaz televizyonunda gösterildi. Fakat dikkatlice yapılan tüm planlara rağmen
yeni Birlik Antlaşması, Sovyet darbesi uyanışı sırasında güncelliğini kaybetti.
Bu durum (darbe) birleşmenin acele ile ayrılıp dağılmasına neden oldu. Başarısız
darbenin diğer sonucu ise; Gamsakhurdia rejimi içerisinde ciddi anlaşmazlıklar
baş gösterdi. Başbakan Giorgi Khastariz ve Dışişleri Bakanı Tengiz Siqua
görevlerinden ayrıldı. Olaylar da bu şekilde büyümeye devam etti.
Kitovani, Ulusal Koruma İdaresi, Gamsakhurdia'nın adamları dağıtması için verdiği emri dinlemedi. Sigua ve Kitovani kısa bir süre sonra karşıtlar ile beraber oldular ve Eylül ayının başında Tiflis sokaklarında olaylar başladı. Bu Abhazlar arasında kesin bir "Memnuniyet" sağladı. Abhazlar dünyanın şimdiye kadar farkına varmadılarsa da, (Güney Osetya'da devam eden kanlı savaş ve 1989'da Abhazya'da verilen savaş) bundan sonra bu olayların farkına varacağını ve aynı zamanda dünyanın Abhaz ve Osetlerin Tiflis kontrolünden ayrılma isteklerinin zorlayacağını hissettiler. Eğer Kartveller birbirlerine bu şekilde ters düşerlerse kim onların azınlık haklarına saygı göstereceklerini bekleyebilirdi?
Kartveller başka işlerle meşgul iken Abhazlar, Kuzey Kafkaslar ile görüşmelere ikna oldular. 2 Kasım 1991'de Sohum'da Kafkas Dağ Halkları Toplantısı yapıldı. 3 Kasım'da katılımcılar "Kafkas Dağ Halkları Konfederasyonu'nun Birlik Anlaşması" adlı dökümanını onayladılar. Yeni Konfederasyonun "18 Mayıs 1918'de kurulan Kuzey Kafkas Bağımsız Cumhuriyeti'nin kanuni varisleri" olduğu yazısını ilan ettiler. Katılımcıların tam listesi ise şöyleydi: Abazinler, Abhazlar, Avarlar, Adigeler, Dargiler, Kabartaylar, Laklar, Kuzey Osetler, Güney Osetler, Çerkesler, Aukhon Çeçenleri ve Şapsuglar. Kartvel politikacıları hükümetlerine karşı büyük bir sinirlilik içine düştüler. Karşıtlar ile birbirlerini vurup öldürmeye, bombalamaya başladılar. Bu olaylar 1991-1992 yılbaşı ve yeni yıl devamında başkentin tüm ana cadde/sokaklarında devam ediyordu. Bu kavga dünya yayıncılığı tarafından "detaylarını özetlemeye gerek yok" şeklinde bir koruma/saklama aldı. Gamsakhurdia'nın rejimi kendisini önce Ermenistan'a, oradan Migrelia başkenti Zugdidi (seyahatin bu kısmı ile ilgili tartışmalar olmuştur) ve oradan direkt olarak Sohum havaalanı yolu ile son olarak Çeçenistan'daki Grozni'ye kaçması ile çöktü.
Gamsakhurdia, Çeçenistan'da (bildirildiğine göre) Cumhurbaşkanı Cohar Dudayev'in misafiri olarak kalmaktadır. Gamsakhurdia'nın kaçması sırasında gücü eline alan Askeri Konsey 1972 yılından beri Gürcü Komünist Parti Sekreterliği yapan ve Gorbaçov tarafından 1985 yılında uluslararası seviyeye yükseltilen eski Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze'nin Gürcistan'a geri dönmesi işini ayarladı. Şevardnadze hemen Bölge Konseyi'nin Başkanlığına seçildi ve Gürcistan'ı baharda yapılacağı söz verilen seçimlere kadar yönetecekti. Kartveller içindeki bu şahsi ayaklanma, olasılığı olmayacak şekilde Abhazlara yararlı oldu. Gamsakhurdia Gürcistan'ın başında iken Gürcistan medeni dünya tarafından rejimi insan haklarına dayalı olduğu için sakınılmıştı. Bu rejim orada mücadele vermekte olan yerel azınlıklar için bir destek, az da olsa bir sempatiydi.
Kartvel politikalarının sonucu olarak "sorun çıkartıcı" ve "tanınması lüzumsuz" gözüyle bakılan azınlıklara dünya liderleri hoş gözle bakmayabilirler, ki bu liderler Gürcistan'a gerçek manada yardım edebilecek liderlerdir. Gürcistan'ın yetkili lideri (Şevardnadze) ise bu liderler arasında demokrat ve liberal kariyeri ile eğlenmektedir.
Söylenen
bir noktada; John Major ve Douglas Hurd'un İngiliz genel seçimlerinden hemen
önce ve Şevardnadze liderliğindeki Gürcistan ile diplomatik ilişkiler kurulması
konusunda batılı liderlere önderlik yaptıklarıdır. Bu şekilde azınlıklar "Beyaz
Tilki"nin bir gülüşüne dahi kurban edilebilirlerdi. Eğer Gürcistan, Gamsakhurdia
idaresi altında iken -toplum dışı- olarak nitelendirilseydi, durum nasıl olurda
bu kadar çabuk değişebilir, böyle lehte bir karar nasıl alınabilirdi? Amerika ve
Almanya'da bu kararı takip etmeye karar vermişlerdir. Buna göre bir ülkenin dış
ilişkilerinin kişilik konusu ve kişisel arkadaşlık seviyelerine kadar
düşürülmesi, bu işi yapanların değerlendirilmeleri bakımından çok net olarak
olumsuz sayılabilecek bir harekettir.
"Şevardnadze'yi mahkeme haricinde kınamayı düşünüyorum demek yakışacak bir şey
değildir." Şevardnadze'nin "pre-muscavita" geçmisinde bunun gibi bir çok şey
vardır ve bunların bir şüpheye sebep olması gerekirken dünya liderleri
Şevardnadze'nin Gürcistan'ın son umudu olduğunu ve çeşitli problemleri ülkede
yaşayan tüm sakinlerin menfaatleri doğrultusunda çözebilecegini ümit
etmektedirler. Fakat Abhazya için beklentiler nelerdir?
Benim için en azından Gamsakhurdia'ya Kartvel genelindeki bir desteğin nasıl
yayıldığı hala anlaşılmazdır!
Gürcü bölgesindeki durum ne olursa olsun, Ocak
ayından beri batıya ulaşan haberler Migrelia'da birçok fanatik "Zviadist"
olduğunu göstermektedir. Şaşırtıcı olarak Gamsakhurdia babası tarafından, Migrel
olmasına rağmen, her zaman meşhur yazar Konstantin gibi Gürcüler ile Migreller
arasında hiçbir fark olmadığını savunanların başında yer almıştır.
Ocak 17'de The Independent Gürcistan'dan bağımsız yeni Abhaz-Migrel Birliği
deklarasyonu tartışmaları ile ilgili bilgiler vermiştir. Abhaz yakın tarihini
bilmeyenlere bu durum hemen bölge nüfusu oranında Gamsakhurdia'ya genel sempati
olduğu şeklinde gelebilir olsa da, daha bilgili olanlar hemen Abhazya'da
Gamsakhurdia'ya gösterilen bu sempatinin yerel Kartveller arasından
kaynaklandığını anlayabilirler. (Ağırlıklı olarak Migrellerden) Abhazlar ve
bölgedeki diğer insanlar için Gamsakhurdia hala bir nefret ve hor görülme
konusudur. (Her zaman da öyleydi) Buna rağmen, dışarı atılmış Cumhurbaşkanına
yapılan desteğin kuvveti ve bazı sabotaj olaylarının sonuçları (Sohum hava
alanının kapatılması, Rusya-Tiflis tren yolunun bloke edilmesi gibi), Savunma
Bakanı Kitovani'ye Ulusal Askerleri yollaması için gereken düzmece sebepleri
vermiştir. İlk zamanlarda bu disiplinsiz, başıbozuk halk yığınının ülkeyi
terketmeyeceği korkusu yayılmıştır. Fakat Abhaz yetkilileri tarafından yapılan
istek doğrultusunda bu yığın geriye çekildi. R.İngur'daki Gürcü sınırı Abhazlar
tarafından acele ile kontrol altına alındı. Amaç, düşmanların tekrar sınırdan
içeriye sokulmamalarıydı. İki kesimde nehrin kendi taraflarını kontrol
etmektedirler. Abhaz Parlamentosu kendi iç müttefiklerine karar verme hakkı ile,
bağımsız bir Cumhuriyetin (de facto) kanunlarını koyan assamblesi şeklinde
fonksiyon göstermeye çalışmaktadır. Bu yönetim 28 Abhaz, 26 Kartvel ve ilave
olarak da 11 yerli azınlık temsilcisinden oluşmaktadır. Kartvel temsilcileri
toplantıların bir çoğuna katılmamakta ve "Literary Georgia" adlı gazetede,
yargılamalarda bulunmaktadırlar. Literary Georgia 1989'da Abhaz karşıtı
başlatılan zehirli kampanyanın yer aldığı dergidir ve yine aynı şekilde bir
kampanya başlamak üzeredir. Abhazlar ile Kuzey Kafkas insanlarının arasındaki
yakın ilişkilerde de bir tehlike söz konusudur. Bir yazıda belirtildiği gibi "Onların
gözleri Abhazya üzerindedir."
Gia Tasoev "Yarın belki de çok geç olabilir" adlı eserinde Gürcistan'ın
Abhazya'yı yerel "Ayrıcalıklar"a karşı kaybetmemesi için yazılar yazmıştır. Bu
eserin içinde de Abhazya Kartvellerinin bazılarının Abhazya'nın Gürcistan'dan
ayrılması durumunda iyiye/refaha kavuşacağı gerçeğini fark etmeye
başladıklarının ve bunun giderek arttığını belirtmiştir. Diğer taraftan Literary
Georgia'daki yazılar yada Express Chronicle 16 (69 E) ( 14-21 Nisan 1992 sayfa
4) gibi raporlar çoğunluktaki Kartvellerin Abhaz meselesindeki durumunu ve
Kartvellerin son 3 yıl içersindeki önemli olayları öğrenmede nasıl başarısız
olduklarını açıkça anlatmaktadır. 12 Nisan'da Gulripş'de polis güçleri Svan
asıllı bir Gürcüyü yakaladılar. Adamın üzeri arandı ve üzerinde Gürcülerin
Abhazları dışarı atma işlemlerine devam ettiklerini ortaya çıkaran belgeler
bulundu. Bu ve bunun gibi işlere karışan bir organizasyon isminin de "Abhazya
Tam-Gürcü Yerleşik Birliği" olduğu ortaya çıktı. Polis Güçleri, Gürcü Svanları,
Abhazya'da bir yerleşime yapılan başvurular, Gulripş'de oturan ve Gürcü
olmayanların listesi ve bazı kodlu belgelere el koydular. Sorgulama altında adam
bu Birliğin kendi mühür ve banka hesabının olduğunu ve Svan asıllı D.Kaldani'nin
de bu Birliğin Başkanı olduğunu şöyledi. Beria'nın politikası olan ve suni
olarak (şimdi gizli) Abhazya'daki Kartvel nüfusunu arttırma işi gayet iyi
gözükmektedir. Yeltsin'in küçük insanları desteklemeye hazır olmayan Rusya'sı,
Tatarlar ve Çeçenlere federasyondan ayrılmaları için izin vermiştir. Abhazya pek
beklemediği halde Tiflis ile yaptığı mücadelede Moskova'dan açık destek
kazanmaktadır. Yeni-küçük konfederasyonun yaşamı pek garanti olmasa da, bir çok
değişik insanın kendi kavgaları sürse de, bu sıralarda Abhazların en büyük ümidi
Kuzey Kafkaslar ile her zamankinden yakın bir beraberliktir. Eğer, hiçbir şey
riske edilemezse, aynı şekilde hiçbir şey kazanılmayacaktır. Ayrıca Abhazlar
için akraba ve arkadaşları Kuzey Kafkaslılar ile birlikte olmaları yerine,
Tiflis Hükümetinin kontrolü altında olmalarının kendilerine sağlayacağı hiçbir
güvence de yoktur. Bu yazının tamamlanmasının ardından, Abhazya'ya yaptığım
ziyaretler sırasında bazı yerli tanıdıklar ile konuşma/tartışma fırsatım oldu.
Bölgedeki Migrellere kendi edebi lisanlarını geliştirmeleri amacıyla bir şans
verilmeli önerime, iki Yorumcu (1 Abhaz-1 başka Migrel) fikrin temelde iyi
olduğu fakat teklifin Migrellerin kendilerinden gelmesi ve bundan sonra Abhaz
yetkililerle onaylanmasının doğru olduğu yorumunu getirdiler. Abhazlar 1991
yılında Gürcistan'ın büyük Halk Yazarı, Şota Rustaveli tarafından yazılan
"The Man in the Panther's Skin"in (Kaplan
Post'lu Adam) Gedevon Şovana tarafından Migrelce çevrilmiş tercümesini
yayınlamak amacı ile girişimde bulundular. Fakat ne bu ne de daha
öncelerde Kakha Jvania tarafından yapılmış herhangi bir eserin yayınlanmasına
Tiflis Hükümeti hiçbir zaman izin vermedi. Bu çalışmaların herhangi bir yeni
tercümesi insanlara büyük zevk verip ayağa kaldırabilecek niteliktedir. Buna
rağmen yayınlanmalarına izin verilmemiştir. Sonunda Rus lisanında yazılar yazan
Stanislav Lakoba 29 Şubat 1992'de kendi Cumhuriyetini (Abhazya) tanımlarken
geo-politik güç oyunları içerisinde esir bir cumhuriyet olarak yorumlamıştır.
Onun suçlaması şöyledir: Amerika modern Türk İslam stili esasında bir bloğu,
temeli İran ideallerini taşıyan ve bölgeleri etkisi altına alabilecek fanatik
İslam tarzına karşı desteklemek düşüncesindedir. Bu amaçla, Azerbaycanlıların
insan hakları kayıtlarına rağmen James Baker, Bakü'ye bir ziyaret yapmıştır.
Yakın zamanlarda olan bir çalkalanma ise Lezgilerin dilleri ve kültürlerine
Bakü'den yapılan baskıya karşı çıkmalarıdır. Biz zaten batılı liderlerin nasıl
olup ta Şevardnadze'yi tuttuklarını anlayamadık ve hayrete düştük, hatta Baker
bile Mayıs'ta 2 gününü Gürcistan'da geçirmiş ve bu "Eski Sovyet Dışişleri
Bakanı'nın ülkeyi reformlar ile yönlendirmesine destek" olarak
nitelendirilmiştir. (27 Mayıs 1992 The Independent) Abhaz Aydgılara
organizasyonu tarafından çeşitli dünya liderlerine dağılan bir mektupta şu
belirtilmektedir; Abhazlara karşı geleneksel sertlik ve sömürgecilikte bir Gürcü
Hükümeti diğerinin yerini almaktadır. İnsan hakları ve yerel azınlıklarının
haklarının ihlal edildiği bir bölgede iç ilişkilere hiç müdahale edilmemesi
konusunda konuşmak bile olasılık dışıdır. Gorbaçov, belki de tamamen fedakar
sebeplerden olmasa da, eski SSCB'nin tüm insanlarına eşit muamele yapılması
gerekliliğini öğrenmiş olarak gözükmektedir. Yakında Gorbaçov'un Cumhuriyetler
içerisindeki halefi varisleri de bu dersi öğreneceklerdir. Bu herkesin iyiliğine
olacaktır.
KAYNAKLAR:
Amıçba, G.A. (1986) Soobscentija srednevekovyx gruzinskix pis'menyx istocnikaov ob Abzazü (Roport on Abkhazia from mediavel) Georgian written sources) Sohum: Alaşara
Amıçba, G.A. ( 1988) Abxazija abxayz srednevekovyx povestvovatel'nyx istocnikov (Abkhazia and Abkhazians in mediaeval Georgian narrative sources) Tbilisi: Mecniereba
Ançabadze, Z.Y. (1959) Iz istorü srednevekovoj Abxazü (VI-XVII yy) (From the history of mediavel Abhazia (VI- XVII cc) Sohum: State Press
Ançabadze, Z.Y. (1964) Istorija kulture drejnev Abxazü (History and Culture of Ancient Abkhazial Moskow: Nauka
Antelava, I.P. ( 1990) K'nekotoryum voprosam "abxazskoj problemy" (on some questions of "The Abkhazian Problem" in Gnizija-"malaja impei-ija"?! (Georgia- "A Little Empire") Tbilisi: Sarangi
Bell, J.S. (1840) Journal of a residance in Circassia during the years 1837, 1838, 1839. 2 vols. London Christol, A (1987) Scythica, in Revue des Etudes Georgiennes et Caucasiennes 3, 215-225)
Dumezil, G. (1965) Documents anatoliens sur les languaes et les traidtions du caucase; III, nouvelles etudes oubykh. Paris:Institut d'ethnologie.
Canaşia, S. (1959) Tubal-tabali, t'ibareni, iberi (Tubal- Tabalian, Tibarenian, Iberian) (written in 1937) in sromebi III (Work III) 1-80, Tbilisi: Mecniereba.
Canaşia, S. (1988) Savizghvisp'inetis saist'orio geograpia ('Tlie historical geography of the Black Sea coast in sromebi VI (Works 00) 250-322. Tbilisi: Mecniereba. (written in the 1930 s)
Dzidzarija, G.A. (1982) Maxadzirstvo i problemy istorü Abxazü XIX stoletija (Exile and the problems of the problems of the history of 19 th century Abkhazial) Sohum: Alaşara
Gulia, D. (1986) Istorija Abxazü (History of Abkhazia) (first published in 1925) in Sobranie socinenij 6 (Collected Works 6) 25-279. Sohum: Alaşara
Gunba, M.M. (1989) Anxazija v pervom tysjaceletti n.e. (Abkhazia in the First Millennium A.D.) Sohum: Alaşara
Hewitt, B.G. ( 1989) Aspects of language planning in Georgia and Abkhaz), in Language Planning in the Soviet Union (ed. M.Kirkwood). 123-144 London: Macmillan SSEES.
Hewitt, B.G. (1992) The valid and non-valid application of etymology to history, in SOAS Working Papers in Linguistics 2 Also to appear in a sightly modified form as "The valid and non-valid application of philogy to history", in Revue des Etudes Georgiennes et Caucasiennes 6-7.
Hewit, B.G. (Forthcoming) Languages in contact in N.W. Georgia: fact or fiction? in Caucasian Prespectives (ed. B.G.Hewitt)
Hewitt, B.G. (Fortcoming a) Langnage, nationalism and the Wet's respone, in Papers from the 74 tl anniversary conference of SSEES, vol.I.
İnal-ipa, Ş. (1976) Voprosy etno-kul'turnoj istorü Abzazov (Questions of the ethno-cultural history of teh Abkhazians) Sohum:Alaşara.
Keaghmadze, N. (ed) (1961) Ariane: mogzauroba avi zghvis gar emo (Arrian:Voyage around the Black Sea) Tbilisi.
Kuipers, A.H. (1960) Phonome and Morpheme in Kabardian.'S-Gravenhage: Mouton co. Lakoba, S. (1960) O erki politi eskoj istorü Abxazü [Essays on the political history of Abkhazia] Sohum: Alaşara
Lamberti, A. (1938) samegrelos aghc'ere [Description of Mingrelia] (edL.Asatiani). Tbilisi
Lezava, G.P. (1989) Izmenenie klassovo-nacional'noj struktury naselenija Abxazü [konec XIXv.-70gg. XXv.] [Alteration in the class-national structure of the population of Abkhazia (end of the XIX cent.-70s of the XX cnt.)] Sohum: Alaşara.
Melikişvili, G. (1970) k'olzeti jv.c'. VI-IV sauk'uneeb i [Colchis in the 6th-4th centuries B.C.] in sakartvelos ist'ortüs nark'vevebi I [Essays on the history of Georgia I] 400-421. Tbilisi: Sabc'ota Sakartvelo.
Mentesaşvili, A. Surguladze, A. (1989) Tol'ko fakty i documenty [Only facts and documents] in Literaturnaja Gruzija 11 [Literary Georgia 11] 143-166.
Mickiewicz, E. (1990) Ethnicity and support: findings from a Soviet-American public opinion poll, in Journal of Soviet Nationalities 1.1, 140-147.
Puturidze, G. (1971) (ed) Evliya Çelebis <morgzaurobris c'igni> [Evliya Çelebi's <Travel Booh] Tbilisi: Mecniereba.
Q'auxcisvili, S. (1936) Georgik'a III. Tbilisi.
Q'auxcisvili, S. (1935) Georgik'a II. Tbilisi: Mecniereba
Slider, D. (1985) Crisis and response in Soviet nationality policiy: the case of Abkhazia, in Central Asian Survey 4.4, 51-68
Tardy, L. (1978) The Caucasian peoples and their neighbours in 1404, in Acta Orientelia Academiae Scientiarum Hung Tomus XXXII (1), 83-111.