AҦCУAA  PЫБЖbbI
-------------------- Abhazya'dan haberler --------------------


 
 Kadın girişimciler Pitsunda’ya buluşuyor

 

Sohum, Güney Kafkasya’nın girişimci kadınları Abhazya’da buluşuyor.

 

Güney Kafkasya İş Kadınları Ekonomi Forumu 3-8 Ekim tarihlerinde Abhazya’nın Pitsunda kentinde yapılacak. Foruma Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Abhazya, Yukarı Karabağ ve Güney Osetya’nın yanı sıra Türkiye, Rusya ve Almanya'dan işveren ve ticari birliklerin temsilcileri ve kadın örgütleri katılacak. Forumun amacı iş kadınları arasında iletişim kanallarının açılması, yaşam seviyesinin yükseltilmesi ve ekonomik gelişimin sağlanması için yolların aranması olarak açıklandı.

 

13.09.2007  Ajans Kafkas

 

 Abhazya Milli Kütüphanesi için son çağrı

 

İstanbul, Abhaz tarih ve kültürünün en önemli hazinesiyken Gürcü askerleri tarafından 1992-1993 savaşı sırasında kasten yakılan Milli Kütüphane’nin yeniden diriltilmesi için başlatılan yardım kampanyası sürüyor.

 

Milli Kütüphane Müdürü Boris Çolarya, 400 bin tarihi eser yanıp kül olurken elde kalan 300 bin kitabın kullanılabilir hale getirilmesi için gerekli bilgisayar ve diğer teknik donanımı sağlamak üzere diasporaya yardım çağrısı yapmıştı. Organizasyon komitesi kampanyanın 15 Eylül’de sona ereceğini hatırlatıp son bir kez katılım çağrısında bulundu.

 

Kampanya bilgileri şöyle:

 

Avrupa için:

 

Commerbank Stuttgart Şubesi / Almanya

BLZ: 60040071

Konto No: 5220793 Hesap: Yaşar Aslankaya

 

Türkiye için:

 

İş Bankası Meşrutiyet Şubesi / Ankara

Şube Kodu : 4213

Hesap No : 894940

Hesap Sahibi: Yaşar Aslankaya

 

Gönderilecek araç ve gereçler için  (PC, printer, scanner, fotokopi makinesi, faks vs.) irtibat adresi:

 

Kafkas Abhazya Kültür Derneği

Neslihan TINAZ

Selimiye Kışla Cad. No: 18/59 Üsküdar / İstanbul

 

Kampanya hakkında ayrıntılı bilgi için irtibat adresi: yasaraslankaya@hotmail.com

 

10.09.2007  Ajans Kafkas

 

 Barlas: En pasif diaspora Kafkas diasporası

 

Türkiye’de 'Dünü ve Bugünü ile Kafkasya Özgürlük Mücadelesi' ve 'Kafkasya'nın Kurtuluş Mücadelesi (İmamlar)' isimli kitaplarıyla tanınan Kafkas diasporasının önde gelen isimlerinden Cafer Barlas, gerek tarihte gerek bugün Kafkasyalılar için en temel illeti ‘birlikte olmamak’ olarak niteliyor. Ve Kafkasya için özgürlük arayışının ‘ortak düşman’a karşı birliktelikten geçtiğini ekliyor.

 

Barlas diaspora için de zülfü yare dokundurup “Kafkas diasporası var olan potansiyelini kullanamıyor. Maalesef dünyanın en pasif diasporası Kafkas diasporasıdır” diyor. Cafer Barlas, dünden bugüne Kafkasya’nın seyir defterine dair gözlemlerini Kafkasya Dergisi ve Ajans Kafkas’la paylaştı.

 

Kafkasya ile ilk temasınız ne zaman ve nasıl oldu?

 

Kafkasya'ya ilk gidişim 1992 yılında. Orada ilk defa Cahar Dudayev'in hazırlamış olduğu Kafkas Evi Kongresi'ne katıldım. Aynı yıl Dağıstan'da bütün Dağıstan diasporasının da katıldığı çok verimli bir toplantı gerçekleştirmiştik. Diasporada yaşayan insanlarımıza çifte vatandaşlık sözü verilmişti. Fakat daha sonra bunun devamı gelmedi. Kafkas Evi projesinde ise çok güzel açılımlar yapıldı. Kafkasya halklarının birlikte hareket etmesi gerektiği vurgulandı. Bu kongreye de bütün Kafkasya'dan delegeler katılmıştı. Fakat bu yönde çalışmalar sürerken ikinci savaşın patlak vermesi bu süreci durdurdu. Yerel bölgelerdeki çatışmalar ise bir bütün olarak Kafkasya'yı etkiledi. Birinci savaşın getirdiği kazanımlar, ikinci savaş sonrası kaybedildi. Eğer bu kazanımlar kullanılabilseydi ‘birleşik Kafkasya’ için çok önemli adımlar atılabilirdi. Fakat bu Rusya tarafından engellendi. Halklar arasına nifak tohumları atıldı.

 

Peki nasıl buldunuz Kafkasya'yı?

 

Kafkasya çok güzel bir diyar. Bunu ciddi olarak söylüyorum, dünya üzerinde buradan daha güzel, toprakları bu topraklardan daha verimli, stratejik önemi buradan daha fazla olan başka bir yerin olması çok zordur. Zaten bunun içindir ki tarih boyunca farklı toplumların istilasına uğramıştır. Doğu Kafkasya zengin yeraltı kaynaklarıyla, Batı Kafkasya ise önemli limanlarıyla Rusya için vazgeçilmez bir bölge. Batı Kafkasya ile Rusya Avrupa'ya, Ortadoğu'ya, Afrika'ya açılıyor. Rusya'nın bütün bir Akdeniz havzasını kontrolü altında tutabilmesi Kafkasya'ya egemen olmasına bağlıdır. Aslına bakarsanız orada en azından bugün için yerli halklar ile yabancı unsurlar arasında da bir gerilim söz konusu değil. Sorun Rus devleti. Çok verimli, çok zengin bir bölge olmasına rağmen halkı aç bırakılmış. Zor şartlar altında yaşıyorlar.

 

Öte yandan Batı dünyası kültürel propaganda yoluyla kendisini Rusya'nın alternatifi olarak sunuyor. Aslına bakarsanız bu da Kafkasya için Rusya kadar tehlikeli. Emperyal bir gücün yerini başka bir emperyalin alması neyi değiştirir ki bu halklar için? Halk da şuursuz. Onlarca yıllık Sovyet uyuşukluğunu üzerinden kolay kolay atamıyor. Onun için de kendisine ne verilirse bunu kabullenmesi çok da zor olmuyor.

 

Kafkasya'daki aydınların bu durum için söyleyecek sözleri olsa gerek?

 

Rus Devleti'nin propagandasını yapanların yanında, çok bilinçli aydınlar da var aslında. Fakat onlar da yazıp çizemiyor. Usandırılmışlar, korkuyorlar haklı olarak. Fakat halkın en fazla kendilerini düşünen aydınlara ihtiyacı var. Onların görevi doğruları yazmak. 96 yılında Mahaçkale Meydanı'ndayım. Meydanda bir tane Lenin heykeli var ve birkaç küçük çocuk heykelin altında toplanmışlar. Onlara bu adam kim diye soruyorum. Lenin diyorlar. Peki bu adam Dağıstanlı mı ki onun heykelini burada tutuyorsunuz diyorum, çocuklar yüzüme korkarak bakıyorlar. Tabii ki bunu onları korkutmak için yapmıyorum. Onların düşüncelerini, bilinçlerini tartıyorum. Sovyetler Birliği dağılmış Moskova'daki, St.Petersburg'daki Lenin ve Stalin heykelleri yıkılmış fakat bu heykeller hala Kafkasya'nın meydanlarını süslüyorlar. Bu bilinçli olarak yapılıyor. İşte bunun için bizim Kafkasyalı aydınlara ihtiyacımız var. Onlar gerçekleri halklarına anlatmak zorundalar. Bu onların görevi.

 

Dağıstan çok farklı halkların bir arada yaşadığı çok dilli bir coğrafya. Bu bir sorun teşkil ediyor mu?

 

Ortak dil üzülerek söylüyorum ki özellikle şehirlerde Rusça. Sovyetler zamanında yaklaşık çok farklı dilde yayın yapılıyordu. Neredeyse her köyün bir gazetesi vardı. İlk bakışta bu çok güzel gibi gözüküyor. Fakat bunun sonuçları aslında çok da güzel olmadı. Kafkas halklarının dillerini yok edemeyeceğini anlayan Rusya onları ayrıştırmak için, bölmek için bunu bilinçli olarak yaptı. Otuz farklı dilde yayın yapılması bu dillerin hiçbirisinin işine yaramaz. Rusça istisna tabii ki! Zaten bu hepimizin de bildiği gibi bütün emperyalist devletlerin politikasıdır. Böl ve yönet politikası. Fakat birkaç senedir halkta bir uyanış söz konusu. Sovyetler'in dağılmasından sonra nispeten özgürleşen halk kimliklerini sorgulamaya başladı. Yavaş ta olsa Dağıstan'da Avarca etrafında birleşiliyor. Aslına bakarsanız bu diğer halkların bu çoğunluk altında erimeleri değil, ortak bir dil altında milletleşmeleri sürecinin olamazsa olmaz ön koşuludur. Bu bir gereklilik ve bu halklar için bir zorunluluktur. Artık halk üzerinden geçen Sovyet silindirini yavaş yavaş üzerinden atmaya başladı. Kendi kimliklerini arıyorlar. Eski klasikler araştırılıyor. Avarca çok zengin bir dil. Bu dilde önceden çok güzel ilmi, edebi, eserler verilmiş, çok güzel şiirler yazılmış. Tarihte bu insanların Ruslardan çok önce çok daha ileri bir medeniyet kurduğunun farkına varıyorlar artık.

 

Aslında bu da önemli bir konu. Dağıstan halkları yazıyla Batı Kafkasya halklarından çok daha önce tanışıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

 

Bu bana göre tamamen İslam diniyle alakalı bir durum. İslam Kafkasya'ya ilk önce Dağıstan yoluyla giriyor. Bu Hz.Ömer zamanına kadar gidiyor. Çünkü Kuran geliyor. Bir din geliyor. Yazı geliyor. Bu da haliyle okumayı getiriyor. İlmi alanda yapılan çalışmalar daha sonra fen alanında da gözleniyor. Şamil Kafkasya'da ilk kez yerli malı top döktürüyor ve bunu savaşlarında kullanıyor.  Ayrıca İslam'ın en saf, saptırılmamış haliyle, ilk zamanki o siyasal vurgusuyla beraber Kafkasya'ya girişi, bu halkların daha sonra Rusya'ya karşı vermiş oldukları mücadelede en çok yararlandıkları şeydi. İslam bugün de bu halklar için bir kurtuluş yolu olarak görülüyor. Çünkü İslam onlara özgürlük vaat ediyor. Kardeşçe, birlikte bir yaşam vaat ediyor.

 

Şamil'le birlikte direnişin devletleşme yoluna da girdiğini söyleyebilir miyiz?

 

Tabi ki. Bu aslında daha önce de Gazi Muhammed döneminde de görülüyordu. Bu liderler Ruslara karşı direnen halkı örgütlüyor. Fakat Şamil ile birlikte direniş halka mal ediliyor ve devletleşiyor. Şamil, valiler atıyor, mahkemeler kuruyor. Kısaca devletleşiyor.

 

Fakat Ruslardan çok yerli işbirlikçilerle mücadele ediyor…

 

Doğru, bu zaten bugünün Kafkasya'sında da çok kolay gözlemlenebilen bir durum. Bir tarafta mücadele edenler, diğer tarafta bu mücadele karşısında Rusya ile işbirliği içerisinde olan grup var. Kendi çıkarları tehlikeye giriyor çünkü. Kendi çıkarları halklarının geleceğinden çok daha önemli onlar için. Bu her zaman olmuştur, hala oluyor.

 

Peki Kafkasya'nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

 

Şunu çok rahat söyleyebilirim ki bugün Kafkas halklarının Rus sömürüsünden kurtuluşunun tek yolu aynı düşmana karşı birlikte hareket etmeleridir. Eğer bu gerçekleşebilirse Kafkasya'nın önü aydınlıktır. Geçmişte de birlikte hareket edilmediği için çok kötü şeyler yaşandı. Sürgünler, soykırımlar yaşandı.

 

Birleşik Kafkasya hareketi için ‘sağcı’, ‘Turancılığa hizmet ediyor’ gibi iddialar ortada dolaşıyor, bu eleştiriler için neler söyleyeceksiniz?

 

Ne demektir bu? Nereden çıkartıyorlar bunu? Birleşik Kafkasya hareketini Turancılıkla suçlayanların bu söylemleriyle kime hizmet ettikleri bellidir. Geçmişte yaşananlardan hiç mi ders alınmaz! Biz sadece Kafkasya'nın kurtuluşunun halkların birlikte hareketinde olduğunu söylüyoruz. Bu mudur Turancılık?

 

Peki ya diaporanın durumu…

 

Bunu üzülerek söylüyorum ki Kafkas diasporası var olan potansiyelini kullanamıyor. Maalesef dünyanın en pasif diasporası Kafkas diasporasıdır. Bugün bütün kurumlar entelektüel olarak yeterli donanıma sahip olmamakla birlikte, aralarındaki iletişim de çok zayıf. Türkiye cumhuriyetinin kuruluşunda çok önemli vazifeler üstelenmiş ve bugün dahi bunu sürdüren bu halk ne yazık ki kendi milleti için çalışamıyor, üretemiyor. Aydınlarımız kendi halklarından kopuk. Onlara ulaşamıyor. Ayrıca Kafkas diasporası geçmişte köylü, kapalı bir toplumdu. Artık bu yavaş yavaş aşılıyor. Şehirleşme ile birlikte kimlikler daha net, geçmişten farklı olarak bilinçli bir şekilde ifade ediliyor. Fakat bunun örgütlenmesi çok zayıf. Bunu örgütleyebilecek kurumlar suskun. Ayrıca cumhuriyet dönemi sonrası baskı ortamının da diasporanın bugünkü durumunda önemli rolü var.

 

09.09.2007  Ajans Kafkas

 

 Abhaz boks şampiyonu öldürüldü

 

Sohum, Abhazya’ya boks sporu dalında ilk uluslararası madalyayı kazandıran Gorgi Bjaniya, 6 Eylül’de evinin bahçesinde otomatik silahla vurularak öldürüldü.

 

Cinayetle ilgili savcılık soruşturma başlatırken Avrupa Boks Şampiyonu Bjaniya’nın kim tarafından ve neden öldürüldüğü bilinmiyor.

 

Sohum boks ve güreş okulu öğrencisi olan Bjaniya, 2000'de askeri lise öğrencileri arasında yapılan Avrupa boks şampiyonasında birinci gelmişti. 13-18 Temmuz 2000 tarihinde Atina'da gerçekleşen turnuvada Bjaniya 60 kilogramda altın madalya almıştı. Bjaniya 2003'te de 65 kiloda Moskova Kupası’nın galibi olmuştu.

 

08.09.2007  Ajans Kafkas

 

 Abhazyalı güreşçiye Pekin'de altın madalya

 

Sohum, Abhazyalı güreşçi Denis Tsarguş, Pekin'de Rusya karmasında katıldığı karşılaşmalarda altın madalya kazandı.

 

Abhazya hükümet kaynaklarından verilen bilgiye göre, Rusya Spor Müsabakaları Federasyonu özel bir mektup göndererek, Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş'a, Abhazyalı güreşçinin Pekin'de yapılan gençler arası spor müsabakalarında altın madalya aldığı bilgisini verdi.

 

Çin'in başkenti Pekin'de yapılan gençler arası dünya güreş şampiyonasında Rusya karması birinci grup olmaya hak kazandı. Abhazya spor okulu öğrencisi olan 74 kilo ağırlığındaki Denis Tsarguş da altın madalya kazanarak grubuna katkıda bulundu.

 

Federasyon yönetimi, gönderdiği mektupta, Abhazya Devlet Başkanı Bagapş'a, Rusya grubu sporcularının hazırlıklarına gösterdiği katkılardan ve Abhazya ile Rusya'da serbest güreşin gelişimi konusundaki önemli katılımlarından ötürü teşekkür etti.

 

06.09.2007  Ajans Kafkas

 

 Amerikalı heyetten Abhazya ziyareti
 

 

Sohum, ABD Elçiliği ve Amerika Uluslararası Kalkınma Acentesi (USAID) elçilerinden oluşan bir heyet dört günlük bir ziyaret için Abhazya'da.

 

Gelen heyette ABD Elçiliği Politika ve Ekonomi Şubesi Başkan Yardımcısı Robert Kin, USAID'in enerji ve tabi kaynaklardan sorumlu şubesi müdürü John Hansen yer alıyor.

 

ABD temsilcileri 4 Eylül'de Gal'de Abhazya Devlet Başkanı'nın Gal temsilcisi Ruslan Kişmariya ile bir araya geldi. Görüşmede Gal Bölgesindeki sorunların iyileştirilmesi konusu ele alındı. Robert Kin ve John Hansen daha sonra İngur Hidroelektrik santralini ziyaret ettiler.

 

Heyet dün Abhazya Ekonomi Bakanı Kristina Ozgan, devlete ait 'Karadeniz Enerji' şirketinin genel müdürü Rezo Zantariya, Milli Banka Başkanı İllarion Argun, Ticaret-Ekonomi Odası Başkanı Gennadi Gagulya ve Tatil-Turizm Devlet Komitesi Başkanı Tengiz Lakerbaya ile görüştü.

 

Bugün Gagra ve Pitsunda'ya gitmeyi planlayan heyetin Gagra Başkanı Astamur Ketsba ile görüşmesi planlanıyor.

 

Heyet, yarın Tkuarçal şehrinde maden ocağı idaresi ve yerel enerji istasyonu yöneticileri ile bir araya gelecek.

 

05.09.2007  Ajans Kafkas

 

 Abhazya'da eğitimin sorunu kadro

 

Sohum, Abhazya Eğitim Bakanı İndira Uardaniya dün gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkedeki eğitim sisteminin temel problemlerinden birinin kadro yetersizliği olduğunu bildirdi.

 

Uardaniya, öğretmen kadrosu ile ilgili meselenin çözümü için Abhazya Devlet Üniversitesi Öğretmenlik Bölümü'ne adayların mülakat ile alındığını ve bunu da var olan problemin giderilmesine yönelik faydalı bir adım olarak gördüğünü ifade etti.

 

Uardaniya, öğretmen açığını, öğretmenlik bölümünden mezun olan öğrencilerin tümünün öğretmenlik yapmıyor olmalarına veyahut birkaç yıl öğretmen olarak çalıştıktan sonra okullardan ayrılıyor olmalarına bağladı.

 

Abhaz bakan, açıklamasında bazı köy okullarının birleştirilmesi teklifini de gündeme getirdi. Bu tür uygulamaların ekonomik olarak iyi durumda olan ülkelerde de uygulandığını belirten Uardaniya, eksikleri giderilememiş üç köy okulu yerine bir okulun açılmasının mümkün olduğunu söyledi ve öğretmen ve öğrencilerin ulaşım sorunlarının daha az harcamayla çözülebileceğini sözlerine ekledi.

 

01.09.2007  Ajans Kafkas

 

 İsviçre Abhazya ile yakın temasta

 

Sohum, Abhazya Başbakanı Aleksandr Ankuab ve İsviçre'nin Gürcistan'daki Elçi Yardımcısı Nikulin Jaeger Sohum'da bir araya geldi.

 

Görüşmede, İsviçre Gelişim ve Perspektif Acentesi tarafından finanse edilen, Abhazya'ya yönelik insani yardımların devamı konusu ele alındı.

 

Ankuab görüşmede "Abhazya'nın sosyal gelişimine yönelik her türlü programı memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.

 

Başbakan ve Elçi Yardımcısı, görüşmede, son dönemde ülkede görülen Afrika vebası ile mücadele konusunu ele aldılar.

 

Ankuab görüşmede ayrıca, Rus veterinerler ile Afrika vebasının giderilmesi için ortak bir çalışma yürütüleceğini, ancak Gürcü tarafının problemle ilgili olarak sorumsuzca hareket ettiğini aktardı.

 

01.09.2007  Ajans Kafkas